Erhan Olcay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Erhan Olcay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

05 Temmuz 2022

Erhan Olcay'ın "Fani" isimli eseri üzerine


 

Kaligrafist veya 2. Uluslararası Yazı Kültürü Festivali'nde (23 Haziran - 3 Temmuz 2022) gördüğüm ve en çok etkilendiğim çalışmalardan biri Erhan Olcay'ın Barın Han'da sergilenen "Fani" isimli çalışmasıydı. Bu eser "kadraj" serisinin bir parçasıymış.

Mürekkepbalığı okurları gibi meraklı yazıseverlerin bildiği gibi Erhan Olcay daha çok Latin kaligrafisi üzerine çalışıyor ama bu eser diğerlerinden farklı: Latin kaligrafisinin estetiği ile Arap harfleri kullanılarak "fani" yazılmış.

İlk dikkatimi çeken harflerin çalışma alanının dışında başlayan ve devam edip bir göründükten sonra hiç ara vermeden uzaklaşması oldu. Elbette harfler bir yerden gelmiyor veya bir yere gitmiyor fakat yazının ruhunda bana hurûfiliği akla getiren bir tavır var. 

Kâğıdın üzerinde başı ve sonu belli olup da sabit duran sadece biri daire biri kare formunda iki nokta var. (Yine hurûfiliğin bir kolu olan "noktacılık" mezhebinin kurucusu Ubeyd’ûl-Lâh Mahmud akla geliyor, kendisi "birçok noktanın birleşmesiyle meydana gelen harfler, manasız birer gölge olup esas olan noktadır" görüşünü savunmuş.)

Sağda alt köşede görülen "fe" ile bitişik yazılan ve sol üst köşede kağıttan dolayısıyla görüşümüzden uzaklaşan "elif" harfi ile birlikte sağ üst köşeden "nun" ile başlayıp sol alt köşede görülen "ye" harfi de "elif"in çevresinde şöyle bir dolaşıp uzaklaşıyor. 

Lekeli, kusurlu bir yol gibi görünen harflerin boşlukta müstakil durmayıp bir iplik gibi uzayıp gittiğini düşündüğüm için ister istemez devamlılık, geçicilik, insanlık, birey, toplum ve uygarlık gibi konulara da uzandım. 

Peki ya gölgeler? Biz fânilere sadece dünyadan gelip geçen birer gölge olduğumuzu mu söylüyor?

Bilmiyorum, bildiğim tek şey fâni olduğum.

Fotoğraf: Mehmet H. Çelik



31 Mart 2017

İlköğretimde El Yazısı Kalkıyor

Harfler, Emin Barın, 1942
Dün Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın "Bitişik eğik el yazısı uygulamasının önümüzdeki öğretim döneminde kaldırılacağını" açıklamasıyla birlikte halkın çoğunluğu sevindi. Bugün de hemen bütün gazetelerde konuyla ilgili haberler var. Sosyal medya hesaplarında ise bir sevinç dalgası yayılıyor. Meğer bitişik eğik el yazısı bir işkence türünün adıymış! 


Yazı: Erhan Olcay

Bitişik eğik el yazısı gibi bir güzelliğin nasıl olup da imece usulüyle mahvedildiğini hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz. Ben de bir baba olarak bu sistemin getirdiği bütün sıkıntıları yaşadım. Çocuklar bitişik eğik el yazısıyla yazmayı öğrendi ama öyle kötü bir sistemle öğrendiler ki onarılamayacak hatalardan dolayı yarım yamalak öğrenmiş oldular. Buna da öğrenmek denemez. Şimdi çocukların büyük çoğunluğu hem eğik hem dik düz yazıyla yazmakta zorlanıyor.

Bitişik eğik el yazısı, son derece doğru bir karar olmasına rağmen bakanlık yeterli hazırlığı yapmadığından ve bitişik eğik el yazısındaki katı tutumu nedeniyle birinci sorumludur. İkinci en büyük sorumlu da öğretmenlerdir. Öğretmenler bu sistemi bunca yıl kabullenemedi maalesef. Öğretmenlerin çoğu yeterli donanıma sahip olmadıklarından ve el yazısından nefret ettikleri için kendi yetiştirdikleri, ilk harfleri öğrettikleri öğrencilerinin yazılarını bile okuyamayacak kadar kötüydüler maalesef. Şimdi sistemin kalkmasından dolayı en büyük sevinç duyan yine onlar. Çünkü çocukların kötüleşen yazılarını düzeltmek de istemediler. Her şeyi öylesine ortada bıraktılar ki bakanlık bu işten dönsün aileler de tepki göstersin istediler. Başardılar, istedikleri oldu. Bakanlık kamuoyu baskısına direnemedi.

Oysa bitişik eğik el yazısının çocuklara büyük kazanımlar getirebilirdi. Lakin bakanlığın yıllarca oturtamadığı, öğretmenlerin sevemediği, aleyhinde olduğu bir şeyi çocuklar nasıl sevebilir ki? Kimse bu sistemi sevmedi, benimsemedi. Çünkü kimse oturup el yazısıyla yazı yazmayı sevmiyor, istemiyor. (Cep telefonunun tuşlarına dokunmak daha kolay geliyor.) 

Herkes sistemi daha beter bir hale getirmek için çok çalıştı ve neticede bitişik eğik el yazısı kaldırıldı. (Zaten doğru düzgün uygulanmıyordu, çocukların kafası çok karışmıştı.) Şimdi yeniden başa dönülüyor. Bunca yıl kazanılan bir şey olmadığı için kültürel anlamda kayıplarımız giderek çoğalıyor. Sistemi ıslah etmek yerine toptan kaldırmak herkesin işine geliyor.

Ben dik düz yazı ile yetiştim. Sadece güzel yazı derslerinde harflerin güzelliğini görmüş etkilenmiştim. Doğrusu o güzel harfleri o dönem de çok seven olmamıştı. Zaten toplum olarak yazı ile aramız hiçbir zaman çok iyi olmamış diye düşünüyorum. 

Böyle bir toplumda Emin Barın gibi güzel insanlar bir kuyruklu yıldız gibi belirip kayboluyor maalesef. Necmeddin Okyay gibi, Ahmed Karahisari gibi efsaneler milyonda bir çıkıyor.

5 Nisan 2017, Vatan