Twsbi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Twsbi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Nisan 2016

TWSBI 540, UÇ DÜZELTME SERÜVENİ VE RÜYALAR


Seneler önce, TWSBI dolmakalemleri hakkında yazmıştım. Aradan 6 sene geçmiş, o zamanlar memlekette satılmıyormuş ben de bu durumdan ve işi kalem satmak olan insanların işlerine olan ilgisizliklerinden şikayet etmişim. Yazdıklarıma baktım da 6 sene önce çok dertliymişim, neyse ki hem blog tutanlar hem de kendilerini geliştiren ve kalemden anlayan satıcılar çoğaldı. Geriye kurumsallaşma ve profesyonelleşme kaldı. Gelecekte kitap veya saat sektörü gibi tecrübeli, bilgili ve en önemlisi vizyon sahibi insanların bu alanda yatırım yapması ve yaptıkları işi ciddiye almalarını bekliyorum.

TWSBI 540 güzel, hoş bir kalem, amber renkli olmasından kaynaklanan tuhaf bir çekiciliği de var. Enerjik insanlara daha çok yakışıyor bence. (Şurada bir incelemesi mevcut.)

Neyse, bu bahsi geçip sadede geliyorum. Geçenlerde bana, ucunu düzeltmem istemiyle bir TWSBI 540 verildi.

Ben de hemen (Ali Bey daha önce detaylı yazmıştı bu konuyu) 4 yönlü bir tırnak törpüsü aldım. (Gratis, Watson's gibi kişisel bakım ve makyaj malzemelerinin bulunduğu mağazalarda 5-20 lira aralığında satılıyor bu törpü ama bence en güzeli Sephora'da satılanı.)

Bu tırnak törpülerinin 4 yönü sırasıyla 1. törpüleme, 2. düzleştirme, 3. cilalama ve 4. parlatma yüzeylerinden oluşuyor.

Dolmakalemin ucuna zarar vermesin diye tembih edildiği üzere ben de 4 numaralı parlatma yüzeyini kullandım. Bu parlatma yüzeyi çok işe yaramıyormuş gibi görünse de öyle değil, sonuçta o da bir çeşit zımpara.

Her şey çok ani gelişti aslında, kalemi alırken yanımda bir büyüteç yoktu. Benden istenen sadece dolmakalemin ucunu düzeltmek ve kâğıdı yırtmadan, takılmadan yazmasını sağlamaktı. (Kulağa çok basit bir işlemmiş gibi geliyor.) Uçta önemli bir sorun olduğunu da düşünmüyordum. Sonra evde büyüteçle bakınca gördüm ki ucu pek fena, aslında iade edilmesi gerekli. Fakat bir çeşit cahil cesaretine kapılarak ucunu düzeltmeye başladım.

Elbette bu işin sırrı sabırlı olmakta. Fazla da vaktim yoktu, ancak her gün sadece birkaç dakika kalemin üzerinde dikkatle çalışıp, ucu kaldırmadan epeyce bir 8 çizdim.

Uçta biriken topaklanmayı temizlemek, yaptığım şey işe yarıyor mu, nasıl olmuş diye yukarıdan aşağıya, sağdan sola, aşağıdan yukarıya ve soldan sağa çizgiler çekerek gidişatı kontrol ettim.

Yine de geceleri korkunç rüyalar gördüm: Duvarları kan kırmızısı bir odada sorgulanıyordum.  Engizisyon hâkimlerine benzer, gerdanı geniş papyonlu kalem efendileri dehşet verici ses tonlarıyla "Sana incecik bir F uç vermiştik, ne yaptın da böyle fırça gibi yazan B oldu?" diye kalemleriyle dürtüyorlardı, sonra Galata Köprüsü üzerinde demir bir kafes içinde gezdiriliyordum, çürük domatesler atılıyordu filan.

Neticede çok uğraştım ama bu güzel dolmakalemin ucu da kendine has, kararlı ve kağıda takılmayan cinsten bir yazım tarzına sahip oldu. Şimdi gazete kâğıdı üzerinde bile sorunsuz yazıyor. (Aslında kalemin işi bitti ama henüz teslim etmedim. Sanki bana aitmiş gibi keyifle yazı yazıyorum.)

Bir daha başkasının kalemine böyle bir şey yapar mıyım? diye sorulursa, zorunda olmadıkça böyle bir şeye bulaşmak istemiyorum, derim. Çünkü bu iş cidden korku verici, kalemin ucunu mahvetmek de mümkün. 

18 Kasım 2010

TWSBI ve kalem satan dükkanlar





Aylardır şu sayfadaki fotoğraflara bakıyorum. Tayvanlı bir kalem üreticisi olan Twsbi ismine internette gezerken rastladım. Dolmakalem ve mürekkep şişelerindeki tasarım kolaylıklarına bakıp da iç geçirmemek elde değil. Gerçi yukarıdaki fotoğrafta bulunan mürekkep pek uçuk ve hiç bana göre değil ama kalem ve mürekkebin şişesi bir harika.

Ne yazık ki ülkemizde yok böyle güzellikler, senelerdir hep aynı markaların en çok satılan popüler ürünleri satılıyor, çeşit yok denecek kadar az, sadece Sirkeci'de değil, Nişantaşı'nda bile lüks kırtasiyelerde istenen mürekkep ve kalem çeşidi yok. Ayrıca hayır, herkes mavi mürekkebi sevmek zorunda değil. Geçenlerde Sirkeci'deki kalem satan dükkanlara bakınıyordum bu tarz adı pek duyulmamış markaları bırakın çok bilinen markaları bile bulmak zor.

Asıl şaşırdığım nokta ise işi kalem satmak olanların kalem merakının olmaması! Anlayamadığım bir başka nokta ise 50-60 yaşına gelmiş bazı adamların kalem soran meraklı insanlara kötü davranması. Bu konuda çok dertliyim. Eğer kalemi satın almıyorsan "senden kötü bir insan yok" bakışıyla dövmekten beter ediyorlar. Sorulara da en minimal şekilde cevap vermeleri de bir başka saçmalık. "Kalemi 5 saniye içinde beğen, hemen parasını ver ve arkana bakmadan git" tavrıyla satış yapıyorlar.

Kalemlerin fiyatlarındaki dalgalanmalar da bir başka sorun. Yan yana duran iki dükkan arasında aynı üründe fahiş fiyat farklılıkları olabiliyor. Birinde kalem 30 lira ise diğerinde aynı kalem 50 lira! Kalemleri kutusuz satanlar, sattıkları kaleme güzel davranmıyorlar, kalemleri temizlemiyorlar, vitrinden bir kalem çıkarmayı ağır bir iş olarak görüyorlar.

Misafirperverlik, müşterinin gönlünü almak bir yana satıcılar kalem beğendirmek için bile hiç uğraşmıyorlar. Öyle ki dolmakalemleri mevcut uç ile almak zorundayız sanki, ucun değiştirilmesini teklif ettiğinizde "Değiştiremeyiz" yanıtı tokat atar gibi söyleniyor, oysa ucun değiştirilmesini istemek bir lütuf değil dolmakalem alıcısının temel haklarından biridir, dolmakalem alıcısı kalemi kutulu ister, kutusuz kalem satmaya teşebbüs etmek dahi bence ayıptır.