yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ocak 2018

Ursula K. Le Guin

1929-2018

"Göremediklerimize baktığımız zaman gördüklerimiz, kafamızın içindekilerdir. Düşüncelerimiz ve düşlerimiz, iyi olanlar ve kötü olanlar. Ve bana öyle geliyor ki, bilimkurgu gerçekten işini yaptığında ilgilendiği şey tam da budur."

Ursula K. Le Guin vefat etmiş. 

Günümüzden 30 yıl önce bilimkurgu kitapları okumaya başlamıştım, çok büyük isimler, hayranlık uyandırıcı yazarlar vardı bu alanda fakat şöyle düşünüyorum her yazarın aşağı yukarı bir benzeri vardı ama Ursula K. Le Guin gibisi yoktu.


Ursula K. Le Guin bir düşünce yazarıdır ve belki de bilimkurgu edebiyatının en düşünceli yazarıdır.

Onu sadece bilimkurgu ve fantastik edebiyata indirgemek yanlış, türleri aşan bir duyarlılıkla yazdı, yazıyordu.

Ursula K. Le Guin kitaplarındaki fikirleriyle okurlarına yol gösterir, bilinç aşılar.

Onun kadar geleceğe bakıp da acı üzerine, insanlığın içinde beslediği kötülükle daha nereye varacağı üzerine derinlikli düşünen ve çağları aşma gücüne sahip başka bir bilimkurgu yazarı bilmiyorum, okumadım.

İyi bilimkurgu insandan yola çıkar ve insana varır, Ursula K. Le Guin'in yazdıkları vicdan sahibi insanı kucaklayıp başka dünyalara taşır.  Ursula K. Le Guin, insan üzerine öngörülerde bulunur (Mülksüzler) ama makineler üzerine de çok şey söyler (Dünyaya Orman Denir, Rocannon'un Dünyası).


Peki ama Ursula Hanım aslında kimdir?



Hayalperest Ursula Hanım, en güzel annemiz, kültür hazinemiz, akıl hocamız, sevgili kadınımız, ilham kaynağımızdır.
Ursula Hanım otorite karşıtıdır; zalim kralların, kraldan çok kralcı bürokratların can düşmanıdır. 

Ursula Hanım günlük hayatımızın her köşesinde (yolumuzda, işimizde, okulumuzda) karşımıza çıkan bilim, sanat, felsefe, etik, tabiat, emek ve insanlık karşıtlarına karşı mücadele ve direnme gücü veren bir kelime büyücüsüdür, rol modelimizdir.

Ursula Hanım, insanlara edebiyatın ne işe yaradığını gösterdi, kadınları, rüyaları ve ejderhaları anlattı. 

Ursula K. LeGuin Hanım, harflerin sakin ve iyileştirici gücünü kullandı, bu muazzam gücün de vicdanları besleyen şifalı bir su gibi olması/dökülmesi gerektiğini anlattı, korkunç bir cehaletin artış gösterdiği zor zamanlarda yaşadığımızı gösterdi.

Toprağı bol olsun. 

15 Mayıs 2017

"Neler Bildiğimi Keşfetmek İçin Yazıyorum"



Ne zaman bir şeyler yazmaya otursam Flannery O'Connor'ın bir sözü aklıma gelir.

Kendisi, "Neler bildiğimi keşfetmek için yazıyorum.” dermiş.

Bir ihtimal, Flannery O’Connor isimli yazarı bilmeyen, tanımayan ve yazdığı muhteşem eserleri okumayanlar vardır diyerek Yıldırım Türker'den kısa bir alıntı yapayım:

"Flannery O’Connor, Amerika’nın en koyu dindar eyaletlerinden Georgia’da doğmuş bir güneyli. Kısa ömründen geriye 31 öykü, iki roman, mektup ve denemeleri kaldı. Daha 20 yaşındayken çaresi bulunmayan lupus hastalığına yakalandı, 30 yaşından sonra koltuk değneklerine mahkûm oldu. 39 yaşında da öldü. Başyapıtı, öyküleridir."


Flannery O’Connor'ın kitaplarının isimleri de kendilerini açıklar biraz: İyi İnsan Bulmak Zor, Her Çıkışın Bir İnişi Vardır, Bilge Kan ve Zorbaların Elinde. Diğerleri de iyi ama özellikle ilk iki kitabı muhakkak okuyun derim.

(Bir de hangi tür ve hangi yazar olursa olsun, sağlam ve sarsıcı bir kitap okuduğumda, içimde bilemediğim bir duygu belirdiğinde aklıma ilk gelen: "Edebiyatçı işini bitirdiğinde, geriye açıklanamayacak bir gizem duygusu kalmalıdır." sözünü unutamam. Okuduğunuz iyi kitapları düşünün, Flannery Hanım doğru söylemiş diyeceksiniz.)

Söylemeden geçmek olmaz, yazarın kitaplarının çoğunun kapağında bir tavus kuşu figürü bulunur. Nedenini merak edenler için gelsin: Flannery O'Connor ve tavus kuşları.


İşte pek çok insanın zihnini derinden etkileyen bir yazarın masası: Küçük bir masa, bir daktilo, masanın bir kenarında duran kalemlikteki birkaç kalem.

Merak ediyorum: Neler bildiğimizi öğrenmek için yazmalı mıyız sahiden?

04 Nisan 2017

Kapris Nedir Bilmeyen Umberto Eco

21 Kasım 1991, Milliyet

"Müzik dinlemek benim için vazgeçilmez bir şey... Özellikle çalışırken müzikle
bütünleşiyorum. Bazen de canım kalkıp bir şeyler çalmak istiyor... Derhal yerimden fırlıyorum, ya çellomu kapıyorum, ya piyanomun başına geçiyorum, başlıyorum çalmaya... Trompet de çaldığım oluyor. Yorulana, bıkana kadar çalıyorum. Bazen saatlerce... Sonra gene pikaba Bach'ı yerleştirip yazı
masamın başına geçiyorum." 

Bologna Üniversitesi'nde müzik tarihi dersleri de veren Umberto Eco, müzik dinleyip müzikle uğraşmanın, çalışma ritminin doğal bir parçası olduğunu belirtiyor. Umberto Eco, yazılarını hep eski model bir dolmakalemle yazıyor. Nadiren tavuk tüyü ve hokka kullandığı da oluyor. Ama temel yazma aracı, eski model dolmakalemi... Şöyle diyor:
"Yazarken, mürekkebin yumuşaklığını kâğıdın üzerinde hissetmek hoşuma gidiyor." 

Umberto Eco, çok sade olan hobilerini şöyle anlatıyor: "Eski kitap biriktirmeyi
seviyorum. Ne bulursam alıyorum. Paramın önemli bir bölümü eski kitaba, eski el yazmalarına gidiyor. Müzik dinleyip çalmayı seviyorum. İşte hepsi bu... Tabii yazmayı aşk derecesinde seviyorum. Ama ben, yazabilmek için asla özel ortamlar aramam. Her ortamda yazarım. Uçakta seyahat ederken yazarım,
sakal tıraşı olurken yazarım, oturarak yazarım, ayakta yazarım,
loş ışıkta yazarım, aydınlıkta yazarun, gece yazarun, gündüz yazarım.. Yazmak
için özel ortamlar arayanlara da -Alberto Moravia gibi- akıl erdiremem.."

21 Kasım 1991, Milliyet

Umberto Eco (1932-2016)


Not: Ek olarak bazı Eco kitaplarının kapaklarını paylaşmak güzel olur diye düşündüm. Türkçe kitaplarının kapaklarına da baktım ama güzel bir kapak göremedim. 
La Production des signes, Umberto Eco


Lector in Fabula, Umberto Eco