31 Aralık 2010

İyi seneler!

Dün arkadaşımın "süt danası" diye tarif ettiği beyaz Lamy'yi kendisine hediye ettim. Beyazlığı ile başa çıkamıyordum zaten. İşim gereği gazetelerle haşır neşir olduğumdan beyaz dolmakalemin beyazlığından eser kalmıyordu haliyle. Şimdi bu güzel dolmakalemin emin ve temiz ellerde olduğunu ve kirlenmeyeceğini bilmekten dolayı mutluyum.


Sonra bir kalem eksildi diye kendimi kalem dükkanlarına attım. National Geographic sarısına yakın bir tonu olan yine bir Lamy Safari dolmakalem aldım. 1.1 uç taktırınca yanıp sönmeye başladı adeta. Yanına Waterman Havana mürekkep de alınca kendime yeni yıl hediyesi almış oldum böylelikle!


Nicedir bu tatlı sarı kalemin hayalini kuruyordum. Waterman Havana ile birlikte muhteşem bir ikili oldular.

Darısı blogu okuyanların başına diyeyim. :)

Kağıdınız, kaleminiz ve mürekkebiniz bol olsun, ellerin çalışması da size kalmış.

İyi seneler.

13 Aralık 2010

Mürekkepsiz dolmakalem ile Ömer Hayyam

Mürekkep içmemiş kalem Ömer Hayyam'ı da bilmez.

Kimi kalemlerin fotoğraflarına bakmak en büyük meraklarımdan biri. Gördüğüm fotoğraflarda Mürekkebin tadına bakmamış kalemlerin çok tuhaf göründüğünü düşünmeye başladım. Pırıl pırıl olan ve dolmakalemin ucu ilk alındığı günün havasını taşıyan kalemleri sevmiyorum.

Bir de mürekkepten uzak durması yeğlenen kalemler var. Geçen gün kutusunda limitli üretim bir dolmakaleme rastladım. Kalem şahane elbette, fakat üzerindeki bir heykelden yola çıkılarak yapılan metal çıkıntılardan dolayı hem yazı yazmak zor hem de mürekkebe bulaşması belli ki hiç istenmeyen türden bir havası var, yani yazı yazılmak için yapılmamış, bu kalem koleksiyonluk bir nesne sadece.

Garip ama gerçek: Kalem kullanmayan koleksiyoncular var dünyada. Kullanmayabilirler elbette, paşa gönülleri bilir, ancak yine de tuhaf buluyorum. Bununla birlikte kitap okumayan kitap koleksiyoncuları olduğu gibi, yazı yazmayan dolmakalem koleksiyoncularının olması da doğaldır sanırım.

Oysa mürekkebi bilen kalem öyle soğuk durmaz, öyle uzaklara bakmaz, Ömer Hayyam yazmamış mıydı?

"Geçmiş günü beyhude yere yâd etme
Bir gelmemiş ân için de feryad etme
Geçmiş gelecek masal bütün bunlar
Eğlenmene bak ömrünü berbad etme"

Ben, büyük şairimiz Orhan Veli'nin bu Hayyam çevirisini yazmayı seven biri olarak birazcık değiştirerek söylüyorum:

Geçmiş günü beyhude yere yâd etme
Bir gelmemiş ân için de feryad etme
Geçmiş gelecek masal bütün bunlar
Yazmana bak ömrünü berbad etme

(Hem canımız çevirmenimiz ve şairimiz Orhan Veli'yi, hem de matematikçi, astronom, filozof ve şair Ömer Hayyam'ı sevgiyle saygıyla analım.)