24 Şubat 2016

"Mehtabın ördüğü saatler nerde?"




YAĞMUR

Uyu! Gözlerinde renksiz bir perde, 
Bir parça uzaklaş kederlerinden. 
Bir ruh gülümsüyor gibi derinden, 
Mehtabın ördüğü saatler nerde? 
Varsın bahçelerde rüzgâr gezinsin, 
Yağmur ince ince toprağa sinsin, 
Bir başka âlemden gelmiş gibisin, 
Dalmış gözlerinle pencerelerde. 
 
Ahmet Hamdi Tanpınar 
 
***

Fotoğraf ile şiir ilgisiz gibi.

Hayat böyle zaten, yazı yazarken insanın aklına bir yığın şey geliyor:

Mesela, "Okumak iptiladır, müptelalara selam."

Yahut Peter Bichsel'in yazdıkları:

“Kitabı kurtarmak için parmağımı bile oynatmam. Batacağı varsa batar. Benim kitaplarım var, evde. Onlar batmaz, orada duruyorlar işte. İnsanın neden kitap için bir şeyler yapması gerektiğini anlamıyorum. Kitaba ihtiyaç kalmazsa kitaba ihtiyaç kalmamış demektir. Kimi insanlar, kendilerini okur sayar. Sonra da, ‘Ben, bir doktorum’ derler, ‘Okumaya hiç zamanım yok’ Şimdiye dek bir alkoliğin, ‘Ben, doktorum, içmeye zamanım yok’ dediğini duymadım. Herhangi bir tiryakinin, ‘Aslında günde üç paket içerim ama şu sırada hiç zamanım yok’ dediğine de tanık olmadım. 

Bağımlılık nedir, ona dikkat çekmeye çalışıyorum. Okumak, harfleri yan yana dizmek ve bu harflerin ağaçlar ve evler ve insanlar ve anlaşmazlıklar ve güçlükler yaratması, bunların sadece harflerden oluşabilmesi gibi bir mucize, bu coşku, insanı bağımlı yapar, ya da yapmaz. Ve bir bağımlılık, ihtiyacı olan her neyse, ona ulaşmanın yolunu her zaman bulur ve dediğim gibi, eğer bir gün ortada kitap kalmazsa, evimde kitaplarım var, onların hepsini bir daha okuyabilirim. Ve hepsini bir daha okuyuncaya dek epey yaşlanırım herhalde. Bana bir şey olmaz!”

Hayat böyle işte, birbiriyle ilgili ilgisiz bağlantılardan mürekkep. 
Ben daha tuhaf bağlantılar da buluyorum:

Mesela şiiri son dizeden başlayarak, ilk dizeye kadar okurken başka bir şiiri okur gibi türlü şeyler düşünüyorum. 

Son dizeyi okuyunca da ("Dalmış gözlerinle pencerelerde.") aklıma dolmakalemlerin mürekkep penceresi geliyor. 

Bir önceki dizede ise ("Bir başka âlemden gelmiş gibisin,") sanki kitaplardan söz ediliyormuş gibi düşüncelere dalıyorum. 

27 Kasım 2015

ÇİZGİLER


"Ne mi yapsam, alırım bir kâğıt elime, üstüne bir şeyler çizerim
Çizerim, çizerim, çizerim, bunu kimseler önleyemez"*

*Edip Cansever, Dökümcü Niko ve Arkadaşları şiirinden.

25 Kasım 2015

Yazı Geldiğinde

Dr. Oliver Sacks (Kaynak: brainpickings.org, fotoğraf: Lowell Handler)

Yazı, insanı işte böyle yüzünde bir tebessümle elinden yakalar ya da insan yazı geldiğinde onu böyle elinden tutup bir kenara çekmelidir.

Yazı insanı, yazabildiğinde yeni uyanmış ama dünyanın içinde başka bir yerde uyumuş da düş kitaplarının arasında uyumuş gibidir, yazı geldiğinde orada olmak ister.

Bilge doktor rahmetli Oliver Sacks da yukarıda adı geçen milletin bir yurttaşı olduğundan bir gün yazı geldiğinde yine heyecanlanmış, eldivenlerini çıkartmış, çantasını, şemsiyesini hemen yere atmış ve defterini çıkartıp yazmaya başlamış.