31 Aralık 2018

Kalan Son Güzel Kâğıdım



Marcel Proust'un mektuplarından yapılan bir seçme yayımlandı geçenlerde. Gün aşırı mektup yazılan bir çağdan kalma mektuplar bunlar. 

Fakat kitaptan ziyade, kitabın adı daha çok etkiledi beni.

İşte bir yıl daha biterken, yaş aldıkça her gün de böyle geçmiyor mu? Sanki kalan son güzel kâğıdımızı harcar gibiyiz. Her başlayan gün eşsiz, seneler de öyle.

Fetiş nesnelerimizi bir kenara bırakalım ve hakkını teslim edelim: En önemli şey sağlık. 

İyi seneler olsun.

26 Kasım 2018

Sami Kohen ve Daktilosu


Gazeteci Sami Kohen 90 yaşında. Kendisi belki 70 yıldan fazladır daktilosuyla yazı yazan, bugün de yazmaya devam eden bir yazı insanı. Ekim ayının son günlerinde Milliyet'in Pazar ekinde Filiz Aygündüz'ün Sami Kohen ile yaptığı röportajı okumuş, kesip arşive aldım.


Sami Kohen, Olivetti daktilosu ile (c) Milliyet



13 Kasım 2018

Arredamento Mimarlık ve Uğur Tanyeli



İyi ki bu ay Arredamento Mimarlık dergisini almışım. 

Almasaydım Uğur Tanyeli'nin Japon ve Türk Salatalık Turşuları: Toplumsal ve Hatta Mimari Bir Karşılaştırma başlıklı ufuk açan muhteşem yazısını okuyamayacaktım.


Geçenlerde Ekşi Sözlük'ten bir arkadaşla ne kadar az iyi derginin kaldığını konuşuyorduk. Maalesef ufuk açan bir avuç dergi kaldı şimdilerde. Arredamento Mimarlık dergisi de en iyilerden birisi. Tasarımı biraz eski geliyor bana ve kişisel nedenlerden ötürü kâğıt seçimini de yanlış buluyorum. Parlak kuşe okumayı çok zorlaştırıyor. Her şeye rağmen bunlar küçük ayrıntılar, Arredamento Mimarlık ülkemiz şartlarında muazzam bir tasarım kültürü dergisi.

Bir başarısı da şurada, masadaki Kasım 2018 sayısı derginin 325. sayısı!

Dile kolay, Arredamento Mimarlık 29 yıldır çıkıyor.

Şubat 1989'dan günümüze bir dergiyi getirmek olağanüstü bir başarıdır. Hayranlık duymamak elde değil.




Prof. Dr. Uğur Tanyeli'nin yazısına gelince, televizyondaki yemek programlarını izleyip böyle kısa ama zihinsel açıdan çok yoğun olsa da okuyanı hiç yormayan bir yazı yazmak müthiş bir birikime işaret ediyor. Turşu deyip geçmeyelim, öyle bir yiyecek ki makaledeki konumu kafamdaki isimsiz bazı ayrıntıların yerine oturmasını sağladı. Mutfak ile mimarlık arasında önemli bir bağ kurulmuş ve o kadar açıklayıcı bir kültürel ayna tutmuş ki bulunduğum yüksek binadan kuş bakışı baktığımda çevrede neden bunca çirkin yapının bulunduğunu da özetlemiş.

Şigeru Ban veya Tadao Ando gibi büyük ama mütevazı mimarların nasıl yetiştiğini şimdi daha iyi anladım.