Başka bir şey için Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin eski ciltlerini karıştırırken yazıya çiziye dair güzel ilanlar bulmuştum. Gördüğüm kadarıyla en çok ilan da Sheaffer için yayımlanmış. (Yarın Parker ile devam ederiz.)
Ek: Görüyorsunuz ki Milliyet gibi Türkçeye önem veren bir gazetedeki ilanlarda zamanında dolmakalem yerine yanlış olarak "dolma kalem" yazılmış. Neyse ki bunun ilanlara mahsus bir hata olduğunu, gazetedeki haberlerde ise dolmakalem şeklinde yazıldığını görüyoruz. Bilindiği gibi "bileşik sözcük" tartışması eski bir konudur. Rahmetli hocamız Ömer Asım Aksoy Türkçenin birliği için ömrü boyunca mücadele etmişti. Kendisi 95 yaşındayken (1993'te öldü) bile, ömrünün son günlerinde Türkçenin birliğini bozanlara derdini anlatmaya çalışıyordu. Ne yazık ki 12 Eylül zihniyeti birleştirici olmaktan çok ayrıştırıcı bir Türkçe inşa etti. Bugün bir kelimenin nasıl yazılacağı konusunda bir fikir birliği yok. Dolayısıyla bir şey yazarken büyük bir hata yapıyor ve dünya görüşümüze göre hareket ediyoruz. Güzel Türkçemiz şizofreniye yakalanmış bir canlı gibi görünüyor. Bu vesileyle Türkçenin dağınık varlığını derleyip toparlama alanında büyük hizmetlerde bulunan Ömer Asım Aksoy ustamızı saygı ve sevgiyle anıyorum.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için: "Dolma kalem" mi "dolmakalem" mi?
2 Haziran 1948, Hürriyet |
23 Aralık 1948, Hürriyet |
15 Aralık 1949, Hürriyet |
15 Aralık 1951, Milliyet, |
3 Haziran 1952, Milliyet |
21 Aralık 1952, Milliyet |
29 Aralık 1954, Milliyet |
30 Aralık 1954, Milliyet |
23 Aralık 1962, Milliyet |
Ek: Görüyorsunuz ki Milliyet gibi Türkçeye önem veren bir gazetedeki ilanlarda zamanında dolmakalem yerine yanlış olarak "dolma kalem" yazılmış. Neyse ki bunun ilanlara mahsus bir hata olduğunu, gazetedeki haberlerde ise dolmakalem şeklinde yazıldığını görüyoruz. Bilindiği gibi "bileşik sözcük" tartışması eski bir konudur. Rahmetli hocamız Ömer Asım Aksoy Türkçenin birliği için ömrü boyunca mücadele etmişti. Kendisi 95 yaşındayken (1993'te öldü) bile, ömrünün son günlerinde Türkçenin birliğini bozanlara derdini anlatmaya çalışıyordu. Ne yazık ki 12 Eylül zihniyeti birleştirici olmaktan çok ayrıştırıcı bir Türkçe inşa etti. Bugün bir kelimenin nasıl yazılacağı konusunda bir fikir birliği yok. Dolayısıyla bir şey yazarken büyük bir hata yapıyor ve dünya görüşümüze göre hareket ediyoruz. Güzel Türkçemiz şizofreniye yakalanmış bir canlı gibi görünüyor. Bu vesileyle Türkçenin dağınık varlığını derleyip toparlama alanında büyük hizmetlerde bulunan Ömer Asım Aksoy ustamızı saygı ve sevgiyle anıyorum.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için: "Dolma kalem" mi "dolmakalem" mi?