22 Ağustos 2022

Bir Pul Koleksiyoncusunun Özel Dolmakalemi

 

Pul koleksiyonu yapmıyorum ama konuyla ilgili yayınları ilgiyle okuyorum. 

Her ayın ikinci perşembe günü çıkan İngiliz Stamp dergisinin Mart 2022 tarihli sayısını gecikmeli olarak karıştırınca karşıma ilginç bir "şey" çıktı.

 


Fotoğrafta görüleceği gibi eski bir dolmakalemin ucuna fırça yerleştirilmiş. 

Bu bir dolmakalem ama yazı yazmak veya resim yapmak için kullanılmamış.

Amatör bir pul koleksiyoncusu pulları deftere yapıştırmak için kullanılan küçük kağıt parçalarına yapıştırıcı sürmek için kullanmış.

Bu küçük kağıt parçalarına şarniyer deniiyor, çeşitli markalar ve kırtasiyerde kendiliğinden yapışkanlı olarak satılıyor. 

Ancak bu kalemin sahibi kendi şarniyerini kendisi yapmış belli ki.


05 Temmuz 2022

Erhan Olcay'ın "Fani" isimli eseri üzerine


 

Kaligrafist veya 2. Uluslararası Yazı Kültürü Festivali'nde (23 Haziran - 3 Temmuz 2022) gördüğüm ve en çok etkilendiğim çalışmalardan biri Erhan Olcay'ın Barın Han'da sergilenen "Fani" isimli çalışmasıydı. Bu eser "kadraj" serisinin bir parçasıymış.

Mürekkepbalığı okurları gibi meraklı yazıseverlerin bildiği gibi Erhan Olcay daha çok Latin kaligrafisi üzerine çalışıyor ama bu eser diğerlerinden farklı: Latin kaligrafisinin estetiği ile Arap harfleri kullanılarak "fani" yazılmış.

İlk dikkatimi çeken harflerin çalışma alanının dışında başlayan ve devam edip bir göründükten sonra hiç ara vermeden uzaklaşması oldu. Elbette harfler bir yerden gelmiyor veya bir yere gitmiyor fakat yazının ruhunda bana hurûfiliği akla getiren bir tavır var. 

Kâğıdın üzerinde başı ve sonu belli olup da sabit duran sadece biri daire biri kare formunda iki nokta var. (Yine hurûfiliğin bir kolu olan "noktacılık" mezhebinin kurucusu Ubeyd’ûl-Lâh Mahmud akla geliyor, kendisi "birçok noktanın birleşmesiyle meydana gelen harfler, manasız birer gölge olup esas olan noktadır" görüşünü savunmuş.)

Sağda alt köşede görülen "fe" ile bitişik yazılan ve sol üst köşede kağıttan dolayısıyla görüşümüzden uzaklaşan "elif" harfi ile birlikte sağ üst köşeden "nun" ile başlayıp sol alt köşede görülen "ye" harfi de "elif"in çevresinde şöyle bir dolaşıp uzaklaşıyor. 

Lekeli, kusurlu bir yol gibi görünen harflerin boşlukta müstakil durmayıp bir iplik gibi uzayıp gittiğini düşündüğüm için ister istemez devamlılık, geçicilik, insanlık, birey, toplum ve uygarlık gibi konulara da uzandım. 

Peki ya gölgeler? Biz fânilere sadece dünyadan gelip geçen birer gölge olduğumuzu mu söylüyor?

Bilmiyorum, bildiğim tek şey fâni olduğum.

Fotoğraf: Mehmet H. Çelik



04 Mart 2022

Emekle Güzelleşen Bir Kalem: Lamy Safari*


 

İyi kalem kişisel bir nesnedir, üretiminde el emeği varsa daha değerlidir ama her şeyi değerli kılan şey emek ve harcadığınız zamandır

İlk sahne 1980 yılında, daha üçüncü sınıftayım ama deli gibi çizgi roman okumaya başlamıştım. Pazar günleri okul arkadaşlarımla buluşur hem konuşur hem takas yapardık. Büyük merak ve heyecanla yeni maceraları okumak için eve dönerdim. Sonra odama kapanıp okumaya dalar, yemek yemeyi bile unuturdum. Daha 10 yaşında başladığım bu macera şimdi Ken Parker ile birlikte çeşitli Güney Kore ve Japon mangalarıyla eskisi gibi devam ediyor. Moebius gibi beni başka dünyalara götüren çizerlere hayranım. Kitaplığımdaki her çizgi romanda büyük bir emek olduğunu biliyorum.

İkinci sahne basın tarihinde “ansiklopedi savaşları” diye anılan dönemde geçiyor. Üniversite öğrencisiydim ve Büyük Larousse için biriktirdiğim kuponlarla (1993’ün ilk aylarından itibaren) Cağaloğlu’nda Milliyet gazetesinin binası önünde yeni ciltler için kuyruktayım. Neredeyse Cezeri Kasım Paşa Camii önüne kadar uzanan o kuyrukta yine merakla beklerdim. Her ansiklopedi cildi bir coşku kaynağıydı. Eve gider maddelere bakar, bir ay boyunca sırasıyla merak ettiklerimi okurdum. Devasa bir dergi gibiydi Büyük Larousse ve diğer gazetelerinin verdiği ansiklopedilerden daha iyiydi. Şimdi bile, her şey internette olmadığı için faydalandığım çok değerli bir kaynaktır. Gazeteyi de okuyordum. En sevdiğim sayfa kültür sanat sayfasıydı, en sevdiğim yazarlar da Hasan Pulur, Duygu Asena ve Zeynep Oral’dı. Takım tutmazdım ama İslam Çupi’nin yazılarını okumayı severdim. Bir yıl sonra inanılmaz bir şey oldu önünde sıraya girdiğim gazetenin arşivinde işe başladım. Böylece İslam Abi ile oturup sohbet etme şansına da eriştim. Bugün de her gün aynı merakla gazete okumaya devam ediyorum. Artık daha iyi biliyorum, her iyi gazetede büyük bir emek var.

Üçüncü sahne Ağustos 2012’de, Cihangir’de bir kafenin üst katındayız. Memleketteki ilk kalem toplantısını şimdi ülkemizin en eski telif ajansını yöneten arkadaşımla gerçekleştiriyorum. Sadece iki kişiyiz, arkadaşıma dolmakalemleri anlatıyorum. Elimde sarı renkli bir Lamy Safari bir de siyah Pilot 78G var. Arkadaşımın gözü ise Safari’de. Daha sonra meraklı olduğunu bildiğim başka arkadaşları da davet edince sadece birkaç haftada sayımız önce altıya çıkıyor, sonra kafenin üst katını kapatacak kadar çoğalıyoruz. Bazı arkadaşlarım sadece meraktan gelirdi, hiç dolmakalem kullanmayanlar vardı, hatta yazı yazmayı hiç sevmeyenler de vardı. O dönem sevdiklerime birer Safari armağan ederdim. Yıllar sonra o yazı yazmayı sevmeyen arkadaşlarımın, kendi kişiliklerine ve zevklerine uygun yeni kalemler taşıdıklarını daha da önemlisi yazı yazmayı sevdiklerini gördüm. Ellerinde kalemlerin izi vardı, ateşi almışlar ve büyütmüşlerdi.

Safari modeli çok ilginç bir kalemdir, güzel bir başlangıç için sıçrama tahtası gibidir. Her Safari kendine özgü tasarımıyla uzaktan tanınır, renkleri çarpıcıdır. Çizgi romanları andıran keskin çizgileri vardır. Modüler yapısıyla parçalara ayrılabilir, ucu kolayca çıkar, kolayca temizlenir.

İlk Lamy Safari, 1980’de Frankfurt Fuarı'nda tanıtıldı. Ancak tasarım aşaması 1975’te başlamıştı. Tüketici psikolojisi uzmanı Prof. Dr. Bernt Spiegel, Lamy firmasına danışmanlık yapıyordu. Şimdi 95 yaşında olan Spiegel, firmaya gençlere yönelik bir kalem yapılmasını önerdi. Çocuklar kullandıkları kalemi severlerse ömür boyu aynı markaya sadık kalacaklardı. Bunun üzerine bağımsız tasarımcı Wolfgang Fabian ile görüşüldü. Fabian da istendiği gibi 10-15 yaşlarındaki çocuklar için ele rahat oturan ve yazarken parmakların kaymayacağı bir kalem tasarladı. (Wolfgang Fabian daha sonra Lamy için Safari’den ilham alan ama daha kaliteli malzeme kullanılan muhteşem AL-star ile birlikte logo, swift ve tipo modellerinin tasarımlarını da yaptı.)

Çelik uçlu Safari’ler uygun fiyatlıydı, ergonomikti, sağlamdı ve uç değişimini çocuklar bile yapabiliyordu. Ancak başlangıçta kimsenin ilgisini çekmedi. Oysa Lamy sabırlı bir firmaydı, eleştirilere ve satış grafiğinin düşük olmasına hiç aldırmadı, üretime devam etti. Safari iki yıl sonra gençler arasında popüler oldu. Ardından vizyon sahibi büyükler de ilgi gösterdi.

Macera tutkusuna gönderme yapan zeytin yeşili Savanna Green erkekler için, kiremit rengi Terracotta da kızlar için üretilmişti. Her yıl yeni bir renkle çıkan Safari tasarımı her zaman taze kaldı. Bu yıl ise ilk çıkan renklere sahip modeller yeniden üretildi ve bazı meraklılar 40 yıl sonra lise yıllarını hatırladı. Ben de 2013’te çıkan sarı renkli Safari’yi saklıyorum, üzerinde emek var.


Haftanın mürekkebi: Graf von Faber-Castell Stone Grey

Gri renkli mürekkep sevenler için bulunmaz bir nimet. Graf von Faber-Castell üst düzey yazı ürünleri için özelleşmiş bir marka. Taş grisi renk, kurşunkalemin kâğıt üzerindeki o eşsiz grafit rengini andırıyor. Cam şişe de çok kaliteli, ağır ve şık. 

 

*Milliyet, 26 Aralık 2021


 

18 Şubat 2022

Karizmatik bir kalem: Montblanc Sir Arthur Conan Doyle

19 Aralık 2021, Milliyet

 

Montblanc, zeki ve karizmatik dedektif Sherlock Holmes ile polisiye edebiyatın en ikonik karakterlerinden birine hayat veren Arthur Conan Doyle adına yeni bir kalem serisi üretti

Yıllar önce Sirkeci’de Büyük Postane’ye açılan sokağın girişindeki saatlerle birlikte kalemlerin de sergilendiği muhteşem bir vitrine dalmıştım. Gözlerimi kırpmadan dolmakalemleri incelediğimi gören arkadaşım “Kalemler ikiye ayrılır” demişti, “Montblanc ve diğerleri”. Elbette bu Leyla ile Mecnun öyküsündeki tutkulu aşığın gözüne perde inmesi sonucu başka hiçbir şey görmemesi ve başka hiçbir şeyden zevk almamasına benziyor. (Zaten arkadaşın yaptığı espri de ünlü bir saat markası için sıkça yapılır.) Şakayı bir kenara bırakırsak Montblanc kalemlerini tutkuyla seven, gözü başka bir şey görmeyen kalemseverler sahiden çoktur. Peki haksızlar diyebilir miyiz? Bu içinden çıkılması zor olan Gordion düğümü benzeri sorunun cevabını kalemseverlere bırakıyorum.

Ernest Hemingway ile 1992’de başlayan ve Montblanc’ın her yıl yeni bir kalem eklediği yazarlar serisi tahmin edileceği gibi edebiyata ve yazıya düşkün olanlarca büyük ilgi görüyor. 2021 yılının yazarı seçilen Arthur Conan Doyle koleksiyonunda iki çeşit tükenmezkalem, kurşunkalem ve klasik piston dolum sistemine sahip dolmakalemler bulunuyor. Değerli mavi-gri renkli reçineden yapılan kalemlerin kapağında ve gövdesinde Sherlock Holmes’un ünlü paltosunun deseni işlenmiş. Aynı zamanda Londra sokaklarına benzetilen bu çizgiler arasında yazarın Kızıl Dosya isimli ilk Sherlock Holmes öyküsünü yazdığı evin bulunduğu “Upper Wimpole” sokağı yazıyor. Sherlock Holmes karakterine ilham veren gerçek bir kişi olan adli tıp uzmanı Dr. Joseph Bell'e bir saygı göstergesi olarak da mavi-gri kalemlerin klipsi J.B. harflerini gösteren bir büyüteç şeklinde tasarlanmış. Dolmakalemin el yapımı altın ucunda Arthur Conan Doyle’un portresi ve Jurassic Park filmine ilham veren Kayıp Dünya kitabındaki uçan dinozorların gravürü işlenmiş.

Sherlock Holmes’un piposuna gönderme yapan tütün renkli seride ise büyüteç altında görülen tazı figürü Baskerville'lerin Köpeği isimli romana bir gönderme. Bu dolmakalemin altın ucunda Arthur Conan Doyle'un portresi ve bir büyüteç figürü kazılı. Her iki seride de kapak üzerinde yazarın imzası bulunuyor. Her Montblanc marka kalemde olduğu gibi kapakların tepesinde karlı Mont Blanc dağını simgeleyen ünlü logo yer alıyor. Dolmakalemin mürekkebi ise kan kırmızı renkte.