18 Ekim 2013

Kûfi

“Knowledge, the beginning of it is bitter to taste, but the end is sweeter than honey.”

Louvre Müzesi İslam Eserleri bölümünde sergilenen tabakta doğu kûfi hatla (Semerkant, X. yüzyıl) şöyle yazıyor:

"el-ilmü evvelihû mürrun mine'l-basel / âhiruhu ahlâ mine'l asel [es-selâmetü]* 

yani: 

"ilmin evveli soğan gibi acıdır, ancak sonrası baldan tatlı gelir."

*Sondaki [es-selâmetü] kısmı yazının sonundaki boşluğu doldurmak için yazılmış.

Yazının güzelliğini bir yana bırakıp muhtevasına dalıp gittim. Bilimin tatlı kısmına kim varmış acaba? Acı kısmı geçen birinin olduğunu hiç zannetmiyorum. Bilimde ve bilimdışı öğretilerde gördüğüm kadarıyla tatlı bir huzur yok, hiç olmadı ve olmayacak. Ama bu kûfi  tabakta tat ve huzur var. Yazının anlamını unutunca hele çok daha güzel. Anlamı unutunca ne tabak yargılıyor, ne yazı hüküm veriyor.  

Çünkü yazı güzel. Kâfi. 

14 Ekim 2013

Chris Carter, açık pembe, mor ve sarı üzerine

Renkler üzerine düşünmeyen var mıdır bilmem. Çok sevdiğim, hayran olduğum bir arkadaşım her günün bir rengi olduğunu söyler ve ona göre giyinir. 

Benim hiç öyle bir düşüncem olmamıştı. Dahası, bir zamanlar günleri bir diğerinden ayırmıyordum bile. Uzun, çok uzun süren pazar günlerim vardı, çok ama çok kısa süren cumartesileri ve sonra ruhumu iyileştiren perşembeler vardı. Şehzade Korkud'un Kürdi Peşrevi gibi kısacıktı benim güzel perşembelerim. Çok daha kısa günlerin ve saatlerin olduğunu hiç bilmezdim bir zamanlar. Zamana bakıyordum sadece, meğer renkleri de varmış işte bu günlerin, açık pembe, mor ve sarı günlerim de varmış.


Dip Pens in a Goya Tin by Chris Carter

Chris Carter'ın blogunu izlemeye başladıktan sonra daha bir düşünür oldum renkleri. İnsanda yazı yazma ve resim yapma isteği dışında dünyaya yeniden bakma isteği uyandırıyor onun resimleri. 

Günleri geçtim şimdi, akıp giden her saatimizin bir rengi olduğunu düşünüyorum.