Geçenlerde twitter'da şöyle bir cümle gördüm: "Bu çağda dolmakalem kullananlar var, utanmasalar tüylü kalemle yazacaklar!"
Henri Michaux by Brassaï |
Dolmakalem, ona uzaktan bakanların düşündüklerinin aksine çağdışı bir ürün değildir. 1884'ten beri teknik ve sanatsal yönden geliştirilmekte olan bir yazım aracıdır. 'Bu tuhaf çağda' dolmakalemler için patentler alınmakta, yenilikler yapılmaya devam edilmektedir. Mükemmel dolmakalem henüz icat edilmedi. Gelelim dolmakalemin bilinmeyen özelliklerine:
1. GÜZELDİR
Tasarım açısından göz şenliği yaşatan, ruhumuzu güzelliğiyle besleyen dolmakalemler var. Bu tür dolmakalemlerle yazmanın, bir heykeli, bir sanat yapıtını seyretmesi bile zevkliyken, onunla birlikte yazı yazmanın, kağıda mürekkep düşürmenin bambaşka bir zevki vardır. Tarifi bile güç bir haldir. Yere düşen birisine uzattığınız elin sıkıca tutulması gibidir.
Dolmakalem insanın gerekirse kendisiyle hesaplaşmasını öneren ilginç bir yazım gerecidir. Kağıda mürekkep dökülmeye başlar başlamaz türlü türlü düşünceler aklınızda sıraya girer, seçin beğenin, yazın. Bunca hızlı dünyada, düşünmeden yapılan işlerin kalitesiz ve anlamsız oluşuna bir isyandır dolmakalem. Hız yerine yavaşlığın, düşüncesizlik yerine fikrin, uçucu eserler yerine kalıcı olanın yanındadır dolmakalem. Soğuk ve mesafeli, huysuz ve nobran insanlığa bir çağrıdır.
Dolmakalem aklımızın, kalbimizin kapısıdır, mürekkep bir merdiven, kağıt bir zemindir. Kağıda sürüklenen bizim düşüncelerimiz, kalbimizin sesidir. Yazdığımız bize özgü bir şekillere sahip, bize ait kusurlarıyla birlikte bir bütündür. Öfkeyle yazılmaz, özlemle yazılır, sevgiyle yazılır.
4. HÜZÜNLÜDÜR
Dolmakalem bizim bir elimizde tuhaf bir bağlılıkla durur. Hiçbir nesne dolmakalem kadar bizi doğrudan anlatamaz. Acılarımızı, kırgınlıklarımızı onunla yazarız. Yazılan, acı yüklü kelimeleri kimse istemez, dolmakalemin derviş ruhu boyun eğer belki, fakat istemez, isteyemez, yapısına aykırıdır: Dolmakalem doğrudur, eğrilmez, hüznü bundan gelir. Dünya yüzünde görmediği, sonuçlarını anlamadığı yazı yoktur.
Scrikss Heritage, 50. yıl |
5. BENZERSİZDİR
Dolmakalemin ucu yazım tarzımıza göre zamanla aşınır, o artık bizim dolmakalemimizdir, bize eğilmiştir. Yazı sahibini andırır. Nihayetinde el yazımız da, dolmakalemden güç alarak diğer insanların yazısına benzemez, onlardan ayrılır. Dolmakalem sayesinde çok rahat, çok akıcı yazarız: Harflerin arasında bıraktığımız mesafe, yazma hızımız, kağıda uyguladığımız basınç, oranlar ve daha pek çok özellik yazımızın bize ait, bize özgü, bizi anlatan bir hale bürünmesinin nedenleridir.
6. HOŞGÖRÜLÜDÜR
Dolmakalem giydiğiniz giysilere bakmaz, cildinizin rengine aldırmaz, cinsiyetinizi ise hiç umursamaz. Eşitlikten, kardeşlikten yanadır. En ucuz ve en pahalı dolmakalemlerin tek derdi vardır, yazmak. Yazmak, kibirden uzak yazılar yazmaktan yanadır dolmakalem. Sen, ben diye ayırmaz, şucu, bucu diye bölmez, 'biz diyelim, biz olalım' der. Herkes kardeşidir dolmakalemin, elini tutsun yeter.
Gerekli bağlantı mürekkeptir, kağıt olmasa da olur. Elimize de yazabiliriz! Dolmakalem insana sarılan nadir nesnelerden biridir. Aldatmaz, küçümsemez, büyüklenmez. Sen ne şekilde varsan, o da bir şekilde vardır, sen yoksan, artık o başka bir dolmakalemdir.
7. EMEKÇİDİR
Dolmakalem kaliteli yaşamayı öğütler, büyük mutluluklar yerine küçük güzelliklerden haz almayı öğretir. Zorlukların üstesinden gelmeyi sever. Kendini bilmeyi, hazıra konmaktan uzak durmayı savunur. Hep daha iyi şartlarda yaşamayı önerir, bunun için çalışmayı öğütler dolmakalem. (Bir tane dolmakalem alan insanın, o noktada kalmayıp, merakla daha iyisini, çok daha iyisini, kendine en uygun olanı almak istemesi, araştırma yapması, en azından arzulaması bundandır.)
8. HAYAT DOLUDUR
Hayattan yanadır dolmakalem, ölümden uzak durmak ister.
Zaten bu yüzden kırmazlar mı onu?
9. TERBİYELİDİR
Dolmakalem hak gözetir, haksızlığa gelemez. Aşırılıklara tahammül etmez. Haddini bilen insanın kalemidir dolmakalem. Saygıda kusur etmez, edepten, mütevazılıktan yanadır. Kendine bakar, kim olduğunu bilir, büyüklük taslamaz. Böbürlenmez, küçük dağları ben yarattım demez.
10. MERAKLIDIR
Dolmakalem sahipleri tarihe meraklıdır, ayrıntılara düşkündür, sosyal bilimlere, geometriye, fotoğrafçılığa ilgi duyar. Kadim sanatları çok sever, heykel ve resim ruhunu zenginleştirir. Antropoloji ve arkeoloji bilimleriyle ilgilidir. İnsanın tabiatını da merak eder, bu yüzden edebiyat tutkunudur. Şiire, romana, öyküye bakışı, bir hastanın ilacına bakışı gibidir.
Not: Yukarıda dolmakalem yazan yere, rapido, kurşunkalem filan yazılabilir. Önemli olan dolmakalem değil yazmaktır, düşünmektir. Sevdiğine değer vermektir.
Çok şükür başak erkeği olaraki kütüphaneci olarak, insan olarak dolmakalemsiz, mürekkepsiz yapamam. Kolumda saatsiz, elimde kalemsiz kalamam. Dolma kalem, sahibinin parçası olur. Yazdıkça elinin, bileğinin hareketine uyum sağlar, hangi harfi nasıl yazacağını bilir ve kağıt üstünde yol açar sahibine. Tükenmez kalem, twitter, sms ... duygusuzdur, soğuktur ve kimsenin malı değildir. Kimin elindeyse ona itaat eder ama dolma kalem sadece sahibine düzgün yazar. Bunu 2. el dolma kalem alanlar iyi bilir özellikle altın uçlu kalemde.
YanıtlaSilBana da aynı duygular yansıyor özellikle ikinci el dolmakalemde. Aldığım zaman bir türlü ısınamıyorum. Hüzünlü akıyor sanki, yazmakta direniyor. Belli ki ilk sahibini arıyor. Tükenmez ise arsız geliyor bana. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor.
YanıtlaSilBen de tam tersi yeni bir dolmakaleme ısınma sürecim uzun sürüyor. Oysa eski, ikinci el bir dolmakalemle çok daha rahatım, daha kolay yazıyorum. Fakat, eski sahibini özlüyor oluşunu anlıyorum.
SilBir yandan da eski bir dolmakalemin ilk görevi budur diye düşünüyorum: Eski kullanıcıyı hatırlatmak.
Biz bir yandan eski bir dolmakalem kullanırken, aslında yeni bir insanla tanışıyoruz.
Ucu aşınan dolma kalemlerimizin ucunu keserdi Türkçe öğretmenimiz. Kesik uçlu kalemle çok güzel şiirler yazardık. Asardı belletene. Geçmişi muhafaza edemeyen, geleceği de köksüz yaşar.
YanıtlaSilhttp://kumtanesiyiz.blogspot.com/
bende çok severim dolmakalemleri, mekanik saatleri, dahası eskinin nezaketini
YanıtlaSilİşte Budur...
YanıtlaSilÇok güzel bir açıklama olmuş.
YanıtlaSilAyrıca Twitter'a bunu yazan da elyazısı yazmayı bilmiyor herhalde.
Bu cümle "yeni" olan teknolojinin hep iyi ve "üstün" olduğuna inanan bir bakışın özeti aslında. Ne zaman insanlar arasında cebimden bir dolmakalem çıkarıp yazacak olsam sanki başka bir çağdan gelmişim gibi davranıldığını görüyorum bazen. Bu hem komik hem de acıklı. Öyle değil mi?
SilBırakın dolmakalemi, herhangi bir kalemle bile fazla yazınca insanların garibine gidiyor. Yazmayı çok seven ve fazla yazan bir insan olduğum için, ne yazıyor; yazacağı bitmedi gibi tepkiler oluyor.
YanıtlaSilBazen sırf yazmak istediğiniz için yazdığınız oluyor mu? Anlamsız çizgiler, karalamalar yapıyorum bazen sadece mürekkebin rengini görmek için. Aynı şey saat için de geçerli. Bazen saatin kaç olduğuna bakmıyorum, sadece saniye kolunun yürüyüşünü izliyorum.
SilEvet, yazmak istediğim için yazdığım çok oluyor.
YanıtlaSilYazının kişiye özel bir ruhu var, bazen sadece ona dokunmak istiyoruz gibi geliyor bana.
Silkeşke tüylü kalemlerle yazabilsek. eski her zaman iyidir.
YanıtlaSilne yazmalı ?
YanıtlaSil"Yazmaya değer olsun" diye bir anlayış var. Bence yanlış. Bugünkü düşüncelerimizi yazalım, hep öyle kalacak değiliz, düşüncelerimizi izleyebiliriz böylece. Basit şeyler bile değerlidir. Örneğin "Alışveriş Listesi" bizim bir tarihte neler aldığımızı gösterir, çünkü insan hemen her şeyi unutur, hatırladıkları da tam doğru değildir. Yazmak önemli.
Sil