Kahvenin mürekkep ile buluştuğu her yerde âşikâr bir hüzün ve heves var galiba.
Hüzün ve heves de yazıyla ilişkili gibidir, belki heves daha çok şiirle, hüzün de kederle bağlantılıdır.
Yazmaya plansız başlayan herkes nereye varacağını kestiremez ya öyle bir şey.
Yazmanın bir lezzeti var mıdır, diye düşünmeye de varabiliriz. Belki de mürekkep ve kahvenin hemen yanımızda, hayallerimizin ise uzakta olmasında bir hikmet vardır.
Kimisi de sadece kahvenin kokusunu, mürekkebin şişesini sever, kabuklar, 2 boyutlu nesneler biriktirir.
Kimi de gider bir defter alır, mürekkebi döker.
Artık ne çıkarsa bahtımıza.
konu derin ama yazmak muhteşem güzel ,geleceğe kendinden izler bırakmak düşünsenize beş bin yıllık tabletlerdeki çivi yazıları çözülüyor ne şiirler ne efsaneler ortaya çıkıyor beş bin yıl sonra bir arkeolog belki yazdıklarımızı bulup çözecek ve diyecek ki güzel yazmışlar
YanıtlaSilYazmak güzel, teşekkürler.
SilGüzel bir metin. Rastgele başlanılsa da bana bir bütünlük var gibi geldi. Galiba ana eksen belli. Yazı suya anlatmak gibi bir şey, tortunun bir miktarını atmamıza yardımcı oluyor gibi. Ne çok GİBİ kullanmışım. Böyle kalsın.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Ali Bey, tortu meselesi önemli.
Sildolmakalem severler iyi defter bulabilme hususunda ciddi muzdaripler
YanıtlaSilkirtasiyecilerde dolmakalem dolu fakat buna uygun defter bulunmuyor
defter konusuna daha sık deginmenizi arzu ediyoruz
Doğan Cem
Defter meselesi aklımda, öneri için teşekkür ederim. Kendi adıma Ali İkizkaya'nın defterlerinden daha iyisini bulamadım ama yine de araştırmaya devam ediyorum. Yakında bir yazı gelecek ama düşündüğünüz gibi değil, defter kalem denkleminde bir başka değişken var.
Sil