Umberto Eco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Umberto Eco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2017

Bir Labirent Olarak Kâğıt


Aşk mektubu yazan genç kız, Pietro Antonio Rotari (1707-1762)
Kitaplar hakkındaki kitaplar üzerine ilk kez ne düşündüm tam hatırlamıyorum ama bir dönüm noktası var. O da İletişim Yayınları'nın 10. yılına (1993) armağan olarak basılan Necip Asım Yazıksız'ın Kitap isimli kitabıydı. 

İletişim tuhaf bir yayınevidir, kapak ve kâğıt gibi şeylere pek önem vermezler. Onuncu yıllarını kutladıkları kitabın kâğıdı birazcık kalın da olsa 3. hamur ve asitli olduğundan bozulmaya teşne. Şimdilik bu güzel kitabın ilk ve son sayfalarında gördüğüm lekelerin zamanla artacağını düşünüyorum. 

Kâğıt işte böyle tuhaf bir şeydir, kimileri koruyucu ve bir sığınak gibi görür ama kendisini bile koruyamaz. 

Öte yandan kâğıt (ve türevleri) kadar geniş bir mecra da yoktur. Defterleri düşünelim: Başlangıçta her şey boşluktan ibarettir. Dolayısıyla bu labirentin duvarlarını siz oluşturursunuz. 

Kitapları düşünelim: Başkasının oluşturduğu bir labirentte (labirentlerde) yürümek ve düşünmek zorundasınız. Yabancılık hissetmek mümkün ama o labirentler olmasa kendimiz için bir Aedificium* inşa edemeyiz. 

Kâğıt öylesine güçlü bir nesnedir ki insanın kendisini inşa etmesine izin verebilir. 

Yine de çoğunluk en kolay yolu seçer, boş bir kâğıt istemez, başkalarının düşüncelerine göre hareket eder. Başkalarının taleplerine cevap verir, başkalarının çizdiği yolda yıkıma götürebilir. O zaman kâğıt bizi ezip geçer. Kendimiz olmak için doğru kâğıda ihtiyacımız vardır.

Bir kâğıt gibi çaresiz veya çok mu güçlüyüz?


*Gülün Adı kitabındaki dipnota göre, Latince yapı demektir. Daha dar anlamda ise, kamu yapıları anlamına gelir.manastırın yapılar bütünü içinde yer alan Aedifıcium'un birinci katında mutfak ve yemekhane, onun üstündeki iki katta da, yazı salonuyla kitaplık bulunmaktadır. 


04 Nisan 2017

Kapris Nedir Bilmeyen Umberto Eco

21 Kasım 1991, Milliyet

"Müzik dinlemek benim için vazgeçilmez bir şey... Özellikle çalışırken müzikle
bütünleşiyorum. Bazen de canım kalkıp bir şeyler çalmak istiyor... Derhal yerimden fırlıyorum, ya çellomu kapıyorum, ya piyanomun başına geçiyorum, başlıyorum çalmaya... Trompet de çaldığım oluyor. Yorulana, bıkana kadar çalıyorum. Bazen saatlerce... Sonra gene pikaba Bach'ı yerleştirip yazı
masamın başına geçiyorum." 

Bologna Üniversitesi'nde müzik tarihi dersleri de veren Umberto Eco, müzik dinleyip müzikle uğraşmanın, çalışma ritminin doğal bir parçası olduğunu belirtiyor. Umberto Eco, yazılarını hep eski model bir dolmakalemle yazıyor. Nadiren tavuk tüyü ve hokka kullandığı da oluyor. Ama temel yazma aracı, eski model dolmakalemi... Şöyle diyor:
"Yazarken, mürekkebin yumuşaklığını kâğıdın üzerinde hissetmek hoşuma gidiyor." 

Umberto Eco, çok sade olan hobilerini şöyle anlatıyor: "Eski kitap biriktirmeyi
seviyorum. Ne bulursam alıyorum. Paramın önemli bir bölümü eski kitaba, eski el yazmalarına gidiyor. Müzik dinleyip çalmayı seviyorum. İşte hepsi bu... Tabii yazmayı aşk derecesinde seviyorum. Ama ben, yazabilmek için asla özel ortamlar aramam. Her ortamda yazarım. Uçakta seyahat ederken yazarım,
sakal tıraşı olurken yazarım, oturarak yazarım, ayakta yazarım,
loş ışıkta yazarım, aydınlıkta yazarun, gece yazarun, gündüz yazarım.. Yazmak
için özel ortamlar arayanlara da -Alberto Moravia gibi- akıl erdiremem.."

21 Kasım 1991, Milliyet

Umberto Eco (1932-2016)


Not: Ek olarak bazı Eco kitaplarının kapaklarını paylaşmak güzel olur diye düşündüm. Türkçe kitaplarının kapaklarına da baktım ama güzel bir kapak göremedim. 
La Production des signes, Umberto Eco


Lector in Fabula, Umberto Eco