11 Mayıs 2017

Tarihte Bugün: 11 Mayıs 1904



Bugün Salvador Dali'nin doğum günü. Kutlu olsun.

Salvador Dali, sanat tarihinin en muazzam eserlerinden birçoğuna imza atmış bir dahi.

Bu vesileyle üstadın yapıtlarına baktığımda bir tanesi, 1951'de yaptığı Raphael Tarzı Kafa Patlaması yine ilgimi çekti. Yine diyorum çünkü bu etkileyici resme belki 30 yıldır yeniden yeniden bakıyorum.


 

Ortaokulda (1983-1986), müdavimi olduğum Çağlayan İl Halk Kütüphanesi'nin raflarında ressamlara dair kitaplar vardı. İlk kez orada bu eseri görmüş ve hayran kalmıştım.

İmza üstüne imza. Dali ile ilgili kitabı eşi Gala imzalamış.


Dali'nin imzası da bir hat eseri gibi çok güçlü grafik bir yapıya sahiptir.




Sanatçı böyle olmalı galiba, hayatın içine taşan imzası bile düşündürücü.

Kalem Satın Alma Hastalığı



Geçen hafta "40 tane dolmakalem neyime yetmiyor, artık kalem almayacağım" diye kendi kendime söz vermişken fiyatı da uygun olan şahane bir kalem görünce kendimi kaybettim ve aldım.

Önceki akşam Parker kalemlerinin yenilenmiş yüzüyle meraklılara sunulduğu akşam, Prof. Dr. Muhittin Şimşek ile bu konuyu da konuştuk. Kendisine, keşke bütün hastalıklar böyle olsa, dedim. (Muhittin Beyin koleksiyonu benim kalemlerimin en düşük ihtimalle 10 katıdır belki, o daha uç bir noktada.)

Öte yandan, neden kalem diyorum da "Mürekkep satın alma hastalığı" demiyorum? Ya da "Defter satın alma hastalığı"? Çünkü çoğumuz iyi defterin ve  iyi mürekkebin peşinde kalemler kadar koşmuyoruz. Bu değerlendirme de küçük bir özeleştiri olsun. Mürekkep şişeleri ve defterler de kalem kadar itibarlı olur inşallah.

Hâl böyle olunca Ekşi Sözlük'teki "kitap satın alma hastalığı" adında çok sevdiğim bir başlık geldi aklıma. (Sözlükte kalem satın alma hastalığı başlığı da var ama o kadar ilgi görmemiş.) Aslında pek çok açıdan kalem ile kitap birbirine çok benziyor. Satın alıp da okuyamadığımız kitaplar, alıp kullanamadığımız kalemler var.


Orada yazmıştım, bir parçasını buraya da alayım:

İflah olmaz bir derttir bu, son sözü Fuzuli üstadımız bir gazelinde yüzyıllar evvel söylemiş zaten:

"hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı
garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı"

08 Mayıs 2017

Sıradışı Mürekkep Şişeleri


Montblanc'ın bu mürekkep şişesini daha önce hiç görmemiştim.

Tombik gövdesiyle oldukça güzel görünen bir mürekkep şişesi.


FİLLİ BOYA

G. Bouhon

Bira şişelerine benzeyen ilk mürekkep şişelerini gördüğümde şaşırdığımı itiraf ediyorum. Ancak şimdi alıştım. Bir zamanlar bu tarz mürekkep şişelerinden çok üretilmiş. Avrupa müzayedelerine meraklı olanlar çokça görebilir. G. Bouhon şişelerindeki fil çok iyi bir fikir. Mürekkebin uçmayacağı garanti edilmiş! Önce gözler ikna olmalı.

Bogaerts


Çini mürekkebi ama görünüşe aldanmayın. Bu mürekkep şişesi Hollandalı Bogaerts firmasının ürünü.

Pelletier


Coca-Cola şişelerini andıran bu şişe de şaşırtıcı.

Firma ise Belçikalı Pelletier firmasının ürünü.

J.Herbin


Bir zamanlar J.Herbin firmasının mürekkep şişeleri böyleymiş.

Kraliyet mürekkebi, haliyle güzel görünüyor.


 Günümüzde Iroshizuku ile fırtınalar estiren Pilot da klasik tavırdan biraz ayrışan çeşitli mürekkep şişeleri üretmiş. Çok örnek var ama yukarıda görülen örnek en beğendiğim.



Önce Kutman sanıp çok şaşırmıştım, değilmiş, Klutman yazıyormuş. (Bilindiği Kutman'lar şarapçılıkta yüzyıllık bir mirasın sahipleri.)

Şişeye böyle bakınca mürekkep içmek anlamlı geliyor.

Şurup gibi mürekkep: Luctor

Görülen örneklerden de anlaşıldığı gibi bir zamanlar mürekkep bolca kullanılan bir malzeme. Bir litrelik (öğrenciler için hesaplı fiyatı olan) mürekkep şişeleri de kırtasiyelerde satışa sunulmuş.

P.W. Akkerman
Geçmişten günümüze bir şey kaldı mı diye merak edenler vardır belki.

Böyle düşününce aklıma hemen P.W. Akkerman geliyor (kuruluş 1910). Hem eşsiz hem de günümüz için alışılmadık olan tasarımıyla geçmişi yaşatmaya devam eden bir mürekkep şişeleri var.