07 Ekim 2010

Ülkü Tamer



Şair, yazar ve gönlümüzdeki Gaziantep padişahı Ülkü Tamer, 28 Mayıs 2005 tarihli Radikal Cumartesi'nin 2. sayfasındaki yazısına şöyle başlar: 

"Yazı yoktu. Masallar, rivayetler dilden dile dolaşıyordu. Yazan elin yerinde anlatan dil, okuyan gözün yerinde dinleyen kulak vardı."

Sonraki paragrafta ise yazısına şöyle devam eder: 

"Kalemin yerini hiçbir şey tutamaz bence. Yeni yontulmuş bir kurşunkalem ya da ince uçlu bir dolmakalem alıp tertemiz bir kağıtla başbaşa kalmak gibisi var mı? O kalem bir aracı değildir sanki, sizin bir parçanızdır." 

Bir dolmakaleme en çok ne kadar para verirsiniz?



Kalemseverlerin üstadı Doğan Hızlan'ın 3 Aralık 2006'da yayımlanmış güzel bir yazısı vardır.

Doğan Hızlan bu yazıda diyor ki:
"BENİM çocukluğumda, gençliğimde aldığım, sizin de aldığınız kalemler, ağır başlı modellerdi. Özellikle siyahtı, çoğunun renkleri. Üzerinde model, desen yoktu.

Zaman değişmiş sevgili okurlarım."


Yazının tamamı şu adreste ikamet etmekte:

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=5545202&yazarid=4