Lamy 25P OM |
Hangi dolmakalem iyidir, hangileriyle yazmaya başlamalı veya başlangıçta hangi dolmakalemleri almalı? İki kalem arasında kaldım, Pelikan mı Montblanc mı? Sailor veya Sheaffer, Faber-Castell'in şu modeli mi ya da Scrikss mi almalıyım? Hangisi daha iyi? TWSBI, Pilot, Waterman, Visconti ya da Lamy?
Sıkça karşılaştığım sorular bunlar. İşte başlangıçta kafa karıştırıcı ve zihin bulanıklığı yaratan bir evredeyiz. Kimi prensi bulmak için bütün çirkin kurbağaları öpmeye çalışır, elbette bunun maddi bir külfeti vardır, ne de olsa dolmakalemler (iyi dolmakalemin pahalı olduğu varsayımı nedeniyle ve gerçekten iyiyi bulmanın zor olması gibi etkenlerden dolayı) ucuz şeyler değildir, kimi de başkalarından medet umar.
Diyelim ki seçenekleri azalttınız, sonra uzun uzun düşünüp taşınmalardan, bilgili olduğu düşünülen kişilere danışıldıktan sonra bir veya birkaç dolmakalem üzerinde karar verilir. (Bu kişilerin aslında kendi kişisel deneyimlerini anlattığı görmezden gelinir.)
İşte bu noktada derin bir hayal kırıklığı yaşanılması mümkündür. O bilgili kimselerin övdüğü kalem ertesi gün kapağı açılır açılmaz mürekkep akıtır, hani Youtube videolarında binlerce beğeni alan, gülümsemeler eşliğinde anlatılan kalemin ucu da kâğıt üzerinde yağ gibi akıp gitmek bir yana cızırtılar eşliğinde yazmaya çabalar derken üzüntü kaynakları işte böyle çoğalır.
Sailor ProGear Sapporo MS |
Bence gözümüze kestirdiğimiz o olağanüstü, o eşsiz kalemi çöpe atın. İkinci kalemi, yani size uygun kalemi arayın.
Mükemmel kalemin peşinde koşmak, hayal kırıklıklarıyla yaşamak gibidir. Öyle bir kalem yok, çünkü mükemmel insan veya kusursuz bir makine de yok.
Demek istediğim, hayatımızın bütün evreleri için geçerli olan olaylar zinciri yazı dünyasında da aynıdır, farklı bir şekilde tezahür etmez. Başkalarının bilgileri genelgeçer bilgiler değildir. Evvela kendimizi tanımalıyız.
"CÜMLENİN MAKSUDU BİR AMMA RİVAYET
MUHTELİF"
Burada okumanın önemini vurgulamak isterim.
Elinize denemek için bir kalem uzatıldığında kendi adınızı yazmak dışında özlü bir sözü, mesela Muhibbî'den yukarıda alıntıladığım ara başlıktaki gibi bir beyit yazmak güzelliğini yaşamak istemez miydiniz? Keşke Bryan Magee'nin Felsefenin Öyküsü kitabının yazı dünyası için bir versiyonu olsaydı, o zaman işimiz çok kolaylaşırdı. En azından hangi yöne gideceğimizi bilir, kaybolmazdık.
Öyleyse kendimizi tanımanın dışında bir başka anahtar kelimeyi de bulduk: Yön.
Bu noktadan sonra geriye kalan şeyleri bulmak için daha sağlam adımlar atabiliriz.