nib etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nib etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Şubat 2017

Yazı ile Fotoğraf



Hakiki bir yazı ile görüntüsü birbirinden farklıdır. Fotoğrafçılıkla da ilgilendiğim için daha iyi biliyorum, iğne ucuna benzer incecik bir ucun bulunduğu bir fotoğraf ve o uçla yazılmış yazılar göze o kadar hoş görünmüyor. Bu nedenle ister istemez bir zorunluluk gibi karşınıza çıkan hemen bütün bloglardaki fotoğraflarda gösterişli ve kalın uçların görüldüğü yine bu kalemlerden çıkmış yazıların olduğu fotoğraflar vardır. Oysa gerçek hayat öyle değil, hepimiz günlük hayatta yazılarımızı aynı uçla yazmıyor, aynı uçları beğenmiyoruz.

Oysa hakikatte uzun uzun yazı yazmak için ince uçlar daha elverişli diye düşünüyorum. (Tabii ince uçların da farklı türleri var, ben rapido denilen teknik kalemleri de günlük yazı yazmada kullandığım için genel geçer bir kaideden söz etmiyorum.)

Demek istediğim (benimki de dahil olmak üzere) sadece fotoğraflara kanıp bloglara o kadar da itibar etmeyiniz, asıl önemli olan sizin kendi tecrübeniz ve zevkinizdir.

14 Nisan 2016

TWSBI 540, UÇ DÜZELTME SERÜVENİ VE RÜYALAR


Seneler önce, TWSBI dolmakalemleri hakkında yazmıştım. Aradan 6 sene geçmiş, o zamanlar memlekette satılmıyormuş ben de bu durumdan ve işi kalem satmak olan insanların işlerine olan ilgisizliklerinden şikayet etmişim. Yazdıklarıma baktım da 6 sene önce çok dertliymişim, neyse ki hem blog tutanlar hem de kendilerini geliştiren ve kalemden anlayan satıcılar çoğaldı. Geriye kurumsallaşma ve profesyonelleşme kaldı. Gelecekte kitap veya saat sektörü gibi tecrübeli, bilgili ve en önemlisi vizyon sahibi insanların bu alanda yatırım yapması ve yaptıkları işi ciddiye almalarını bekliyorum.

TWSBI 540 güzel, hoş bir kalem, amber renkli olmasından kaynaklanan tuhaf bir çekiciliği de var. Enerjik insanlara daha çok yakışıyor bence. (Şurada bir incelemesi mevcut.)

Neyse, bu bahsi geçip sadede geliyorum. Geçenlerde bana, ucunu düzeltmem istemiyle bir TWSBI 540 verildi.

Ben de hemen (Ali Bey daha önce detaylı yazmıştı bu konuyu) 4 yönlü bir tırnak törpüsü aldım. (Gratis, Watson's gibi kişisel bakım ve makyaj malzemelerinin bulunduğu mağazalarda 5-20 lira aralığında satılıyor bu törpü ama bence en güzeli Sephora'da satılanı.)

Bu tırnak törpülerinin 4 yönü sırasıyla 1. törpüleme, 2. düzleştirme, 3. cilalama ve 4. parlatma yüzeylerinden oluşuyor.

Dolmakalemin ucuna zarar vermesin diye tembih edildiği üzere ben de 4 numaralı parlatma yüzeyini kullandım. Bu parlatma yüzeyi çok işe yaramıyormuş gibi görünse de öyle değil, sonuçta o da bir çeşit zımpara.

Her şey çok ani gelişti aslında, kalemi alırken yanımda bir büyüteç yoktu. Benden istenen sadece dolmakalemin ucunu düzeltmek ve kâğıdı yırtmadan, takılmadan yazmasını sağlamaktı. (Kulağa çok basit bir işlemmiş gibi geliyor.) Uçta önemli bir sorun olduğunu da düşünmüyordum. Sonra evde büyüteçle bakınca gördüm ki ucu pek fena, aslında iade edilmesi gerekli. Fakat bir çeşit cahil cesaretine kapılarak ucunu düzeltmeye başladım.

Elbette bu işin sırrı sabırlı olmakta. Fazla da vaktim yoktu, ancak her gün sadece birkaç dakika kalemin üzerinde dikkatle çalışıp, ucu kaldırmadan epeyce bir 8 çizdim.

Uçta biriken topaklanmayı temizlemek, yaptığım şey işe yarıyor mu, nasıl olmuş diye yukarıdan aşağıya, sağdan sola, aşağıdan yukarıya ve soldan sağa çizgiler çekerek gidişatı kontrol ettim.

Yine de geceleri korkunç rüyalar gördüm: Duvarları kan kırmızısı bir odada sorgulanıyordum.  Engizisyon hâkimlerine benzer, gerdanı geniş papyonlu kalem efendileri dehşet verici ses tonlarıyla "Sana incecik bir F uç vermiştik, ne yaptın da böyle fırça gibi yazan B oldu?" diye kalemleriyle dürtüyorlardı, sonra Galata Köprüsü üzerinde demir bir kafes içinde gezdiriliyordum, çürük domatesler atılıyordu filan.

Neticede çok uğraştım ama bu güzel dolmakalemin ucu da kendine has, kararlı ve kağıda takılmayan cinsten bir yazım tarzına sahip oldu. Şimdi gazete kâğıdı üzerinde bile sorunsuz yazıyor. (Aslında kalemin işi bitti ama henüz teslim etmedim. Sanki bana aitmiş gibi keyifle yazı yazıyorum.)

Bir daha başkasının kalemine böyle bir şey yapar mıyım? diye sorulursa, zorunda olmadıkça böyle bir şeye bulaşmak istemiyorum, derim. Çünkü bu iş cidden korku verici, kalemin ucunu mahvetmek de mümkün.