kara bulutlu
soğuk ve suskun hava
gün batarken
Cumhuriyet tarihinin en büyük deprem felaketini yaşıyoruz, acılar tarifsiz, yaşamayan bilemez bu nedenle, her şey yarım kalacağı için teselli cümleleri yazmak da manasız geliyor. Yine de kırık dökük de olsa bir şeyler yazmadan daha fazla duramadım, her şey birikiyor, yaşananları düşünmediğimiz ve konuşmadığımız bir gün bile yok.
1999 Marmara depreminde yaşadığım
korkuyu ve çaresizliği aradan geçen bunca yıla rağmen unutamıyorum, çocukluk arkadaşımı da kaybettiğim için yakından biliyorum bu
deprem de öyle olacak depreme uzaktan-yakından maruz kalan kimse unutamayacak.
İşim gereği her gün deprem bölgesinden gelen fotoğraflara bakıyorum, o fotoğrafları tasnif etmek, kaydetmek işimin en önemli parçası. Arşivciler bilir, yayımlanmayan devam karelerini de görmek zorundayız ve onları da saklamak zorundayız. Fotoğraflar o kadar çok öyle acı anları gösteriyor ki içinde insan olmayan fotoğraflar bile keder yüklü.
Arşivci olarak baktığımda 6 Şubat 2023 tarihli Doğu Anadolu depremleri ile 1999 Marmara depremi arasında neredeyse hiçbir fark göremiyorum, tek fark o zaman dia ve negatifler vardı, şimdi bütün fotoğraflar dijital. Ne var ki gazete binasından çıktığımızda hiçbir şeyi arkada bırakamıyoruz, olay yerindeki arkadaşlarımızın gönderdiği fotoğraflar zihnimizde birikiyor, bazen ağlıyoruz bazen konuşamıyoruz. Ben dolaylı olarak etkileniyorsam depreme yakalanan canların ne kadar etkilendiğini düşünemiyorum bile.
Yurdumuzda bu acıdan az ya da çok nasibini almamış hiç kimse yok galiba. Ben de 6 Şubat tarihinde arkadaşlarımın yakınlarını kaybettiğini öğrendiğimde kahroldum. Tabii bu üzüntünün bir anlamı yok, aslolan deprem bölgesinde yaşananlar, toprağa verdiğimiz canlar...
Yaralılara, depremin izlerini ömür
boyu taşıyacak olanlara sabır ve metanet, olay yerine koşan, zor
şartlara rağmen kahramanca mücadele eden güzel insanlara kolaylık dilerim. Deprem felaketi nedeniyle hayatını kaybedenlerin ruhları şâd olsun.