Mürekkep peşindeki maceram devam ediyor. Dün İstanbul'da İstiklal caddesi boyunca iyi mürekkep aradım. Sonuç: Gün bittiğinde elimde sadece 2 mürekkep şişesi vardı. Bu mürekkeplerin bilimsel olmayan kendi değerlendirmemi yapıp sonuçlarını yazacağım yakında, fakat anlatmak istediğim bu değil, söylemek istediğim şey en havalı kırtasiyecilerde bile mürekkep çeşitliliğinin son derece az olması.
İlk önce Panter kırtasiye'ye girdim, hem sevdiğimden hem de kağıdı ısırmayan ve yayılmayan cinsten siyah mürekkep aradığımdan hem de en kolay ve en çok bulunacak mürekkep türü olduğunu düşündüğümden siyah ve tok bir mürekkeplerinin olup olmadığını sordum, bitkisel bazlı italyan kökenli bir kaç şişe çıkardı ama hiçbiri siyah değildi, egzantrik renklerdi. Sonra bir Cross mürekkebi çıkardı, envai çeşit kalem vardı ama şöyle değişik bir mürekkep yoktu.
Arkasından Galatasaray Lisesi'nin yanındaki Mektup'a uğradım, Mektup'ta fiyatlar biraz pahalıcadır ama 2 şişe Windsor & Newton mürekkebi uygun fiyata aldım. Daha önce kullanmadığım bu mürekkepleri merak ediyorum, ama hem acelem yok, hem de boş kalemim. :) Mürekkebi boşa akıtmaktan da hiç hoşlanmıyorum. Bir hafta içinde elimde bulunan veya yeni aldığım mürekkeplerle ilgili yazılara başlamayı düşünüyorum.
Siz artık yenilerini yazmayı bırakınca ruhu doyurmak ya da en azından nefsi köreltmek adına eski yazılarınızı tekrar okumaya başladım. Güzel anıları hatırlayıp ferahlamak gibi...
YanıtlaSilSailor Kiwaguro benim siyah mürekkep ihtiyacımı fazlasıyla çözdü, denk gelirseniz belki bir gün şans verirsiniz.
Saygılar üstat,
Burun
Merhaba, hâlâ blogu okuyanların varlığını bilmek güzel. Sailor Kiwaguro bence de çok güzel, severek kullanıyorum. Bu arada bir süredir bir dolmakalem kitabı üzerinde çalışıyorum, bittiğinde blog biraz daha şenlenecek diye umuyorum. Sevgiler.
SilTez zamanda sayfalarında kaybolmak dileğiyle, şimdiden emeğinize sağlık.
Sil