İyi defter zor bulunuyor. Bazı defterler belli dönemlerde üretiliyor. Sözgelimi Unicef artık 1990'lı yıllarda ürettiği aşık olduğum o güzelim defterlerden artık yapmıyor. O yıllara dönebilsem bir yere stok yapmayı çok isterdim.
Bugün üretilen defterlere gelirsek Daler-Rowney mesela eskiden İngiltere'de üretirdi çizim defterlerini (sketchbook) şimdi ise Çin'de üretiyor. Moleskine defterlerinin çoğu yine Çin'de üretiliyor. Defterlerin Çin'de üretilmesi kötü bir şey değil. Sonuçta Çin kağıdın anavatanı sayılır. Ama üretim yeri değişince eski deftere benzese de defter artık aynı defter değildir, kokusu bile farklı olur.
Söylemek istediğim şey: Bulup sevdiğiniz bir defteri bir daha bulamayabilirsiniz o yüzden bir deftere ısındığınızda elinize para geçtikçe stok yapın. Çok faydasını göreceksiniz.
İki yüz yıllık bir geçmişi bulun efsane Moleskine defterlerin doğduğu küçük atölyeler gibi, irili ufaklı defter üreten atölyeler vardı dünyanın dört bir yanında. Küçük atölyeler artık çok azaldı. Eski Moleskine'lerden de üretilmiyor, 1980'lerde son üretici de kapandı. Bugün merkezi İtalya'da bulunan yeni bir şirket eski Moleskinlerin benzerini yeniden üretiyor.
Daha önce söylediğim noktaya tekrar geliyorum böylece: Defter canlı bir şeydir, her zaman aynı defteri bulamazsınız. Çünkü her zaman aynı kağıt bulunmaz. Babasının dedesinin işini devam ettiren çocuklar, torunlar da her zaman görülmez. Bazen de ekonomik gelişmeler öylesine acımasız olur ki her şey değişir, şirketler batar.
Müşkülpesent değilseniz defter bulmak kolaydır aslında. Ama zor beğenenler için sevilecek defter bulmak o kadar kolay değildir. Gönlünüze göre defter bulmak ise bilenlerin takdir edeceği gibi çok çetrefilli bir iştir, aramak bulmak neredeyse eziyete dönüşebilir. Tam 'işte hayatımın defterini buldum' dersiniz, uzaktan çok hoş görünür, sonra bir bakarsınız defterin daha önce dikkat etmediğiniz bir özelliği size itici gelir. (Galiba insanlar da defterlere benziyor.)
Kendi defterimi kendim tasarlayayım deyip, defter yaptırmaya da çalıştım bir zamanlar. Şöyle iyi bir kağıt buldum (bulduğumu zannettim), sonra onları kestirip güvenilir bir ciltçiye gittim (veya gittiğimi sandım). Ancak işler düşündüğüm gibi olmadı nedense. Cildi pek beğenmedim. O deftere yazamadım. Cilt pek güzel olmadığından, defter düzgün açılmıyordu, ben de rahat yazamıyordum. Kağıt ise aslında kullandığım mürekkeplere uygun değildi. Yine fabrikasyon defterlere dönmek zorunda kaldım. (Neyse aradan 10 yıl geçtiği için o günleri unuttum.)
Neyse ki, talihli bir insanmışım. Günün birinde yıllar sonra memleketimde olmayacak bir şey oldu. Kendi başına, evinin bir odasını atölyeye dönüştürüp defter üreten birisini buldum. İyi defter üretmenin ne kadar zor olduğunu bildiğim için bu defterlerin kıymetini iyi biliyorum. Aynı defterleri başka bir yerde bulamayacağım için ondan defter alıyorum artık.
Fotoğraf: Aniki Levend A5 Notebook Stretch Test 48hr via http://www.flickr.com/
Erguvan Kalem ve Yazmak Keyiftir bloglarındaki yeni yazıları okumanın keyfi paha biçilemez.
YanıtlaSilTeşekkürler :)
YanıtlaSilTarih 19 Kasımı gösteriyormuş sen bu yazıyı yazdığında sevgili Mehmet !
YanıtlaSilNedendir bilmem bana gecenin bu saatinde düştü bildirimi. Bana ilk defter fikrini bana veren sensin, aslında fikir babasısın ANIKI defterlerin. Seninle İstiklal de karşılaşmamızdan sonra oluştu bu fikir bende.
Yazının son paragrafını bana ayırdığın için çok teşekkür ederim.
Aynı kafada olduğumuz için gelip aynı noktada takılıp kalıyorduk. Kabı, kılığı iyi defterler vardı ama yazmak keyif vermiyordu, bir arzu yaratmıyordu. Böyle başladı benim defter üretme sevdam. Ve bir de senin cesaretlendiren sohbetlerin.
Yazmak için en mükemmel, en sağlam ve en asil yüzyıllara göğüs gerebilecek içindekileri güvenle saklayacak yaşamaya devam eden A5 ve A6 defterleri yapmak, başarabilirsem yeni bir ciltleme tekniği de bulmak amacım...
Sevgiyle diyerek noktalıyorum
Ali Bey, iyi ki içinize böyle bir ateş düşmüş ve bu güzel defterleri yapmışsınız, yapıyorsunuz. Yaptığınız kolay değil, evde defter üretebilmek, hele iyi defter üretebilmek her yiğidin harcı değildir. Onun için tekrar teşekkür ederim.
YanıtlaSilİletişim Yayınları'nın sloganını değiştirerek söylemek isterim:
Yazmak iptiladır, müptelalara selam!
blogunuzu okumak çok keyifli. elinize sağlık. italya'da eski moleskinelere benzer moleskine üretiliyor, demişsiniz. hangi şehirde acaba, merak ettim. italya'da yaşıyorum ben. bi moleskine delisi olarak belki yolum düşer.
YanıtlaSil@platero,
YanıtlaSilKüçük bir yanlış anlama olmuş. Bugün Moleskine defterlerinin isim hakkını elinde tutan şirketin ürettiği defterler, eski ve isim hakkının kimseye ait olmadığı zamanlardaki defterlerin benzeri olarak üretiliyor demek istemiştim. Eski defterleri üreten kalmadı yoksa. Zaten üretmeye kalkışan olsa karşısında bu şirketin avukatlarını bulur. :)
yanlış anlamışım :) o zaman çin malı moleskinelere devam :)
YanıtlaSilEleştirsem de defter konusunda en yaratıcı şirket Moleskine defterlerini üreten şirket. O kadar çok çeşit çıkardılar ki, eski ustalar bile gözlerine inanamaz sanırım. Üstelik çıkardıkları özel seriler (Küçük Prens ve diğerleri) ile defterle hiç ilgilenmeyenlerin bile ilgisini çektiler.
YanıtlaSilElbette iyinin de iyisi var. Kişiye özel üretilen defterler mesela.
moleskine'in yeni çeşitleri de güzel belki ama klasik moleskine modelinden vazgeçemiyorum ben. şimdi bi de star wars'lu moleskine çıkarmışlar. keşke hiç yapmasalar.
YanıtlaSil@platero,
YanıtlaSilSade olan, saf olan ve kendi kendine yeten şeyler istenmiyor veya daha az talep görüyor.
"İyi defter" tamlamanız üzerine biraz düşündüm. Sanıyorum iyi defter -kaliteden çok- insana kendisini yansıtabilen defterdir.
YanıtlaSilBir defterin kapağında, kâğıdında, renginde, yani bütünüyle kendimi görebilmek isterim. Bazen defter bulamamanın verdiği sancıyla, A4 saman kağıdını, oldukça kaliteli olup, bana yabancılık çektiren marka defterlere tercih ettiğim dahi oluyor.
İyi defter, yazarın aynasıdır. Aynaya bakar gibi bakar, defterine. Kendini seyreder. O defterde görmek istediği, ifşâ etmek istediği de kendisinden, kendi ruhundan başkası değildir.