03 Nisan 2017

Sanat ve Hüner Tanrısı Enki'den Zor Zanaat

16 Aralık 1987 tarihli bir Scrikss ilanında şöyle yazıyor:  
"Sanat ve hüner tanrısı Enki'nin yarattığı sanatlar arasında hiçbiri yazı sanatı kadar zor değildir."
Bir Sümer Tabletinden
16 Aralık 1987, Milliyet, Scrikss 75

Tarih yazı ile başlıyor, yazının tarihi de Sümer (veya Muazzez İlmiye Çığ'ın önerdiği yazımıyla Sumer) uygarlığında filizlenmiş. 

Eski Mısır ve Çin'i de unutmayalım, hepsi insanlığın kayda alınmış ilk adımlarını atan büyük uygarlıklardır.

Yazıyı kimin icat ettiği konusuna gelince ilk yazılı örnekleri veren insanların güzel bir fikri var: Yazıyı tanrılar icat etmiş ve insanlığa sunmuştu. Bu nedenle yazı kutsaldı. 

Hiyeroglif sözcüğünü bu tarz düşünüşe örnek olarak gösterebilirim. Hiyeroglif, Grekçe'deki hiyeroglifikon (ἱερογλυφικόν) kelimesinden diğer dillere geçmiştir ve "kutsal yazıt" anlamına gelir. (Hiyeroglifikon kelimesi de kutsal anlamına gelen hieros (ἱερός) ve yazıt anlamına gelen glifo (γλύφω) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor.)

Şimdi yazının bir kutsiyeti kaldı mı? Klavyelerin, parmaklarımızla dokunduğumuz dijital ekranlarda yazdığımız sayısal verilerin hangi cümlesi, hangi kelimesi kutsal olabilir? 

Ama el yazısı eşsiz, kendi ellerimizin kutsal yazısı.

01 Nisan 2017

Scrikss: 1962-1990 Arası Gazete İlanları


21 Kasım 1962, Milliyet
Bulabildiğim en eski Scrikss ilanı 1962'den.


11 Şubat 1963, Milliyet

Bilmem hiç dikkat ettiniz mi, tıpkı Parker ve Sheaffer ilanlarında olduğu gibi Scrikss ilanlarında da kapak hep gövdeye takılıdır.


30 Kasım 1966, Milliyet


Eski paralar şimdi daha ilgi çekici galiba. Şu 2,5 liralık bozuk paralara küçükken hayretle baktığımı hatırlıyorum.


2 Ekim 1967, Milliyet

Genellikle kalemlerle ilgili pek fazla bilgi paylaşmayan Scrikss'in böyle bir ilanını ilk gördüğümde çok şaşırdığımı itiraf edeyim. Keşke patent belgelerindeki gibi daha teknik bir çizim olsaydı. 


21 Ekim 1987, Milliyet, Scrikss 17
1 Kasım 1990, Milliyet,  Scrikss 419
En beğendiğim ilanlar işte bu tarz olanlar. Geçmiş ile gelecek arasında böyle güzel bağlantılar kurmak çok güzel bir tavır. 


31 Mart 2017

İlköğretimde El Yazısı Kalkıyor

Harfler, Emin Barın, 1942
Dün Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın "Bitişik eğik el yazısı uygulamasının önümüzdeki öğretim döneminde kaldırılacağını" açıklamasıyla birlikte halkın çoğunluğu sevindi. Bugün de hemen bütün gazetelerde konuyla ilgili haberler var. Sosyal medya hesaplarında ise bir sevinç dalgası yayılıyor. Meğer bitişik eğik el yazısı bir işkence türünün adıymış! 


Yazı: Erhan Olcay

Bitişik eğik el yazısı gibi bir güzelliğin nasıl olup da imece usulüyle mahvedildiğini hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz. Ben de bir baba olarak bu sistemin getirdiği bütün sıkıntıları yaşadım. Çocuklar bitişik eğik el yazısıyla yazmayı öğrendi ama öyle kötü bir sistemle öğrendiler ki onarılamayacak hatalardan dolayı yarım yamalak öğrenmiş oldular. Buna da öğrenmek denemez. Şimdi çocukların büyük çoğunluğu hem eğik hem dik düz yazıyla yazmakta zorlanıyor.

Bitişik eğik el yazısı, son derece doğru bir karar olmasına rağmen bakanlık yeterli hazırlığı yapmadığından ve bitişik eğik el yazısındaki katı tutumu nedeniyle birinci sorumludur. İkinci en büyük sorumlu da öğretmenlerdir. Öğretmenler bu sistemi bunca yıl kabullenemedi maalesef. Öğretmenlerin çoğu yeterli donanıma sahip olmadıklarından ve el yazısından nefret ettikleri için kendi yetiştirdikleri, ilk harfleri öğrettikleri öğrencilerinin yazılarını bile okuyamayacak kadar kötüydüler maalesef. Şimdi sistemin kalkmasından dolayı en büyük sevinç duyan yine onlar. Çünkü çocukların kötüleşen yazılarını düzeltmek de istemediler. Her şeyi öylesine ortada bıraktılar ki bakanlık bu işten dönsün aileler de tepki göstersin istediler. Başardılar, istedikleri oldu. Bakanlık kamuoyu baskısına direnemedi.

Oysa bitişik eğik el yazısının çocuklara büyük kazanımlar getirebilirdi. Lakin bakanlığın yıllarca oturtamadığı, öğretmenlerin sevemediği, aleyhinde olduğu bir şeyi çocuklar nasıl sevebilir ki? Kimse bu sistemi sevmedi, benimsemedi. Çünkü kimse oturup el yazısıyla yazı yazmayı sevmiyor, istemiyor. (Cep telefonunun tuşlarına dokunmak daha kolay geliyor.) 

Herkes sistemi daha beter bir hale getirmek için çok çalıştı ve neticede bitişik eğik el yazısı kaldırıldı. (Zaten doğru düzgün uygulanmıyordu, çocukların kafası çok karışmıştı.) Şimdi yeniden başa dönülüyor. Bunca yıl kazanılan bir şey olmadığı için kültürel anlamda kayıplarımız giderek çoğalıyor. Sistemi ıslah etmek yerine toptan kaldırmak herkesin işine geliyor.

Ben dik düz yazı ile yetiştim. Sadece güzel yazı derslerinde harflerin güzelliğini görmüş etkilenmiştim. Doğrusu o güzel harfleri o dönem de çok seven olmamıştı. Zaten toplum olarak yazı ile aramız hiçbir zaman çok iyi olmamış diye düşünüyorum. 

Böyle bir toplumda Emin Barın gibi güzel insanlar bir kuyruklu yıldız gibi belirip kayboluyor maalesef. Necmeddin Okyay gibi, Ahmed Karahisari gibi efsaneler milyonda bir çıkıyor.

5 Nisan 2017, Vatan