Scrikss 17 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Scrikss 17 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mayıs 2017

Yeni Bir Deftere Başlangıç



Kaç zamandır çantamda 2 ayrı defter taşıyordum. İkisi de geçenlerde bitince, bir kenarda sakladığım yeni Aniki defterimi çıkardım. (Daha önce defalarca yazdım, Aniki defterleri memleketimizde üretilen en iyi defterdir, daha iyisini görmedim.)

Bu vesileyle defter üzerine yeniden düşündüm. Bir yerde kalemin önemi kalmıyor. Hatta çok abartılıyor, çok abartıyoruz. Kalem, kâğıt, mürekkep zincirinde yazıya düşkün olduğunu söyleyen çoğu kişinin en zayıf noktaları da bu minvalde kâğıt ve mürekkep oluyor. Bir kaleme yüzlerce lira veren kişi gidip en kötü kâğıda sahip 5-10 liralık ucuz ve kalitesiz bir defter satın alabiliyor. Bir kaleme binlerce lira veren bir başkası da iyi bir mürekkebin neden pahalı olduğunu sorguluyor.

Çok sevdiğim, düşünür ve efsane yazar Rebecca Solnit'in Kaybolma Kılavuzu isimli kitabında geçen bir cümleyi biraz değiştirerek söyleyecek olursak:

“[Defterin] çakılıp kaldığı coğrafya katı bir yer değildir; onu [kalem] ve [mürekkepten] ziyade tıpkı şarkılardaki gibi, anılar ve arzular oluşturur.”


Bizden geriye internet sayfaları veya kalemler değil belki sadece defterler kalacak. Kalemler de konuşur bizimle, ancak bir kalem sınırlı ve yoruma dayalı bilgiler barındırır. Oysa bir defter öyle değildir, daha organik bir bağ kurar zihnimizle.

O da güzel bir defteriniz varsa.

Çünkü biliyorsunuz, yazmayınca unutuluyor.

04 Nisan 2017

Scrikss Kalem Tasarım Yarışması

2 Kasım 1989, Milliyet

Scrikss üzerine araştırmalara devam ediyorum. Bugün 1990'lı yıllara doğru gelirken bir yarışma ilanı gördüm. Günümüzden 28 yıl önce Scrikss firması 25. yılını kutlama etkinlikleri kapsamında bir kalem tasarım yarışması düzenlemiş.

Gazetedeki yarışma metni şöyle:
"Öncü olmak: Bir sanayicinin, kuşkusuz en büyük özlemi... Evet, ilk Scrikss ürünü, Dolmakalem 17 bugün 25 yaşında ve Scrikss Maden ve Plastik Sanayi A.Ş.'nin kuruluş tarihi olan 1 Ocak 1964'ten bu yana 25 yıl geride kalmış... Ve bugün Türk kalem sanayii, Scrikss'le özdeşleşmiş çeyrek yüzyıllık bir geçmişe sahip...
İşte Scrikss, Türk kalem sanayiinde öncü ve önde olmanın sorumluluğuyla, 25. yılında, yerel bilgi üretimine sahip çıkıyor ve tüm Türk tasarımcılarını, uygar yaşamın vazgeçilmez öğesi olan "kalem" üzerine düşünmeye çağırıyor...  
Scrikss, 25. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlediği Kalem Tasarım Yarışması'yla, gelecek 25 yıllara yine önde ve öncü giriyor...
KALEM TASARIM YARIŞMASI 
Yarışmanın konusu, Scrikss için yeni ürün kimliği tasarımı ve bu amaçla, sözkonusu kimliği belirleyecek bir tipoloji araştırmasıdır. Yarışma, Scrikss ve A.T.T. çalışanları dışında
tüm Türk tasarımcılarına açıktır. 
• Değerlendirme jürisi:
Aykut Koksal (A.T.T.)
Prof. Muammer Onat (M.S.Ü.)
İzel Rozental (Scrikss)
Dr. Uğur Tanyeli (İ.T.Ü.)
Prof. Cemil Toka (M.S.Ü.) 
• Ödüller:
1. Ödül 6.000.000.- TL. .
2. Ödüt 4.000.000.- TL.
3. Ödül 2.000.000.- TL. 
Yarışma, duyurum ilanıyla başlayacak, 26 Şubat 1990 tarihinde sona erecektir. Yarışma şartnameleri 25.000.- TL. karşılığında, "Scrikss Maden ve Plastik Sanayi A.Ş., Yahköşkü Cad. 23, Nuhbir Han, Kat 3,* Sirkeci, İstanbul" adresinden elde edilebilir. Başvurular yukarıdaki adrese, şahsen ya da posta havalesi makbuzu ile birlikte mektupla yapılacaktır.
Sonra ne olmuş acaba diye merakla aradım. 29 Mayıs 1990'da yarışmanın neticesi bir duyuruyla kamuoyuna açıklanmış.

29 Mayıs 1990, Milliyet
"Scrikss 25. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen Kalem Tasarım Yarışması sonuçlandı... Genç tasarımcıların, yarının Scrikss'i üzerine önerileri değerlendirildi ve üç tasarımcının çalışmaları ödüle değer bulundu: 
l. Ödül: Ümit Altun2. Ödül: Mehmet Erkök3. Ödül: Gülnar Akbulut
Scrikss, yarını, geleceği ödüllendirmenin kıvancıyla genç tasarımcıları kutlar..."
İster istemez heyecanlanıyor insan. İlanın arka planındaki tasarım, Ümit Altun'a ait olmalı. Ümit Altun ismi de çok tanıdık geldi. Bir yerlerde adına rastlamış, hakkında iyi şeyler duymuştum.  


Özgeçmişi şöyle: Ümit Altun, 1985'te Mimar Sinan Üniversitesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü'nden mezun olmuş. Aynı yıl, Otokar'da tasarım kariyerine başlamış. 1988'de Alcatel-Teletaş'a geçmiş, burada asarımcı ve tasarım bölümü şefi olarak çalışmış. 1994'te Arçelik'te uzman tasarımcı olarak çalışmaya başlamış, 2002'de tasarım bölümü yöneticisi olmuş. Bir yıl kadar bu görevde çalıştıktan sonra, 2003'te Arçelik’ten ayrılıp Design-Um'u kurmuş.

Arka plandaki tasarımı ise aşırı merak ettim. Photoshop yardımıyla yazılardan arındırıp bir de öyle bakayım dedim. 

Karşıma şöyle bir şey çıktı:


Scrikss ürünleri arasında böyle bir kalem hatırlamıyorum ne yazık ki. 

İZEL ROZENTAL İLE KISA BİR SÖYLEŞİ

Bu nedenle Scrikss İcra Kurulu Başkanı İzel Rozental'a bazı sorular sordum.

- Neden böyle bir yarışmaya ihtiyaç duydunuz?

- Scrikss Kalem tasarımı yarışmasını 1989 yılında kuruluşumuzun 25.yılı vesilesiyle ve sadece üniversitelerin endüstriyel tasarım bölümleriyle profesyonel tasarımcılara açık olarak düzenlemiştik. Amacımız, kalem dünyasına Scrikss tipolojimizi muhafaza ederek yeni teknolojiyle çağdaş tasarımlı kalem serileri sunabilmekti. Yarışmadan çıkabilecek en az üç modelin üretimine geçebilmeyi hedefliyorduk.

- Bu tasarım yarışmasının size nasıl bir getirisi oldu?

Sonuçlar maalesef tatmin edici olmadı. Yarışmayı Ümit Altun adlı (o zaman için genç) bir tasarımcı açık ara farkla kazandı. Kendisiyle tasarladığı bir modelin üretime geçilmesi için anlaşmaya varıldı. Ancak ne yazık ki o dönem fabrikamızda yaşanan birkaç aylık grev ve onu takip eden mali kriz, bu projeyi yarıda bırakmamıza neden oldu.

Getirilerini ise şöyle sıralayabilirim:


1)      kısa vadede, yarışmamızın basında yoğun yer almasının yanı sıra yaptığımız tanıtım çalışmaları da Scrikss’in marka imajını artırdı, bilinirliği yükseltti;
2)      orta vadede, üniversitelerin tasarım bölümleri kalem tasarımına önem verdiler, bu sayede Türk kalem sanayii özgün modeller üretebildi, halen de üretiyor.
3)      Uzun vadede, konuyla ilgili akademik çevrelerle iyi ilişkiler geliştirmemizi, dirsek temasında bulunmamızı sağladı.

- Dereceye giren tasarımlar ödüllendirildi ama sonra üretildi mi?


Bu sorunun yanıtını yukarıda verdim. Ancak yarışma sayesinde üniversitelerin endüstriyel tasarım bölümleriyle gelişen iyi ilişkiler sonucunda, bazı öğrenciler bitirme tezlerini fabrikamızda geliştirme imkanı buldular. Bunların arasından ODTÜ Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi Kunter Şekercioğlu’nun, 98 yılında bitirme tezi olarak tasarladığı masa üstü roller kalemin üretimi 1999 yılında gerçekleşti. Kunter Şekercioğlu 2016 yılında, Scrikss’in çok beğenilen prestij kalemi Heritage ile Design Turkey Üstün Tasarım Ödülü’nün sahibi oldu.

01 Nisan 2017

Scrikss: 1962-1990 Arası Gazete İlanları


21 Kasım 1962, Milliyet
Bulabildiğim en eski Scrikss ilanı 1962'den.


11 Şubat 1963, Milliyet

Bilmem hiç dikkat ettiniz mi, tıpkı Parker ve Sheaffer ilanlarında olduğu gibi Scrikss ilanlarında da kapak hep gövdeye takılıdır.


30 Kasım 1966, Milliyet


Eski paralar şimdi daha ilgi çekici galiba. Şu 2,5 liralık bozuk paralara küçükken hayretle baktığımı hatırlıyorum.


2 Ekim 1967, Milliyet

Genellikle kalemlerle ilgili pek fazla bilgi paylaşmayan Scrikss'in böyle bir ilanını ilk gördüğümde çok şaşırdığımı itiraf edeyim. Keşke patent belgelerindeki gibi daha teknik bir çizim olsaydı. 


21 Ekim 1987, Milliyet, Scrikss 17
1 Kasım 1990, Milliyet,  Scrikss 419
En beğendiğim ilanlar işte bu tarz olanlar. Geçmiş ile gelecek arasında böyle güzel bağlantılar kurmak çok güzel bir tavır. 


13 Ocak 2015

Eski kalemlerin ruhu


Kalem: Scrikss 17 (1964 doğumlu), Mürekkep: Montblanc Ink of Joy (2011)

Eski dolmakalemler, sahaflardan alınan güzel kitaplara benziyor. Orasında burasında çizikler oluyor ama güngörmüş, sağlam ve dayanıklı oluyorlar. Üstelik yeni kalemlerdeki çiğlikten ve bilgisizlikten eser yok eskilerde.

Eski kalemler, nefes almayı, hayatta kalmayı öğrenmiş oluyorlar. Hem öyle çıtkırıldım da değiller, tabiri caizse eski kalemler feleğin çemberinden geçmiş oluyorlar. Eski kalemler benimle konuşabiliyor, yeni kalemlerle konuşmak ise çok zor.

Yeni kalemlerin çoğu kibirli ve bağnaz. Yeni kalemlerin üretiminde para hırsının ön planda olduğunu düşünüyorum, daha ucuza ve daha hızlı bir şekilde üretildiklerinden olsa gerek kendilerine güvenmekte zorlanıyorum.

Eski kalemlerin daha anlayışlı olduklarını söyleyebilirim: Eskiler kâğıt ve mürekkep konusunda öyle müşkülpesent değiller. Eskiler eğer bir hastalığa yakalanmadılarsa öyle kolay kolay üzmüyorlar yeni sahiplerini. Eski kalemleri seviyorum.

31 Aralık 2014

Yazı ve Yalnızlık

2014 ©bizans

Koca bir sene geçti.

Oğuz Demiralp, Yazı ve Yalnızlık kitabında şöyle diyor: "... bellek yitimler kuyusudur, gelecek umutlar deryası." Belleğimdeki raflarda neler var şöyle bir bakmak istedim:

Benim için çok şeyin değiştiği bir sene oldu. Yazıda ve yalnızlıkta başka bir evreye geçtim. Tek başına yaşamaya başladım. Ne denir bilmem, en az yazı yazdığım bir yıldı fakat yayımlanmış bir kitapla bu seneyi kapatıyorum. Tembel biri olmasaydım ikinci bir kitap daha olabilirdi. Olsun, hiçbir şey için geç değildir. Yazıya ve yalnızlığa devam.

Twitter ve Instagram'da yaşadığım saçmalıklardan bıktığım için bu mecralarda yazmayı ve fotoğraf paylaşmayı bıraktım.

Scrikss 17 koleksiyonumu tamamladım, çok mutluyum.

Şahane insanlar tanıdım. Kâğıttan turna kuşu yapmayı öğrendim.

Enfes kahveler içtim, çok ama çok güzel kitaplar okudum.

Mürekkepbalığı dergisi için bol bol fotoğraf çektim, yazı yazdım, ilan toplamaya çalıştım.

Ufuk açıcı bloglar keşfettim ve yazmaktan çok okumayı tercih ettim.

Çok güzel mürekkepler ve dolmakalemler gördüm, kullandım.

Önümüzdeki yıllarda daha çok yazı yazmak istiyorum.

Önümüzdeki yıllarda daha çok kitap okumak istiyorum.

Önümüzdeki yıllarda daha çok fotoğraf çekmek ve fotoğraf üzerine daha çok düşünmek ve yazmak istiyorum.

Önümüzdeki yıllarda daha çok kâğıt turna yapmak istiyorum.

Cümleten iyi seneler.

26 Aralık 2014

Bir haber ve bir söyleşi üzerine


Geçtiğimiz pazar (21.12.2014) Sabah gazetesinin ekinde "Kalemim olmadan asla!" başlıklı bir yazı yayımlandı.



Yazının girişindeki fikirlere, özellikle "Kalemin dijital çağa yenik düşmesi" önyargısına itirazımı sonraki yazıya bırakıyorum. Bu sayfanın sonundaki kısma gelince bana ayrılan bölümü gördüm. Birkaç cümle ile sayfaya konuk olmuşum. Öncelikle Salih Zengin'e teşekkür ederim. Yazı bence yeterli değil ama güzel bir derleme olmuş. Ancak iki sayfaya yayılacak bir yazı tek bir sayfaya düşünce pek çok şey atılmak zorunda kalınmış. En azından benim cümlelerim sorunlu olduğu için böyle düşünüyorum:
"Dolmakalem meraklılarının buluştuğu sitelerden birisi olan erguvankalem.blogspot.com.tr yöneticisi Mehmet Çelik "Bir blog açarak yazı kültürüne olan ilgimi başka insanlarla paylaşmak istedim. Çünkü cebimde dolmakalem görenlerin bazı soruları oluyordu, bu konuda bilgi eksikliği çoktu. Bir blog açarak kendi çapımda bir tanıtım yapayım demiştim, sonra örnek alındı ve çok site açıldı" diyen Çelik, sitesinin ziyaret trafiğinin oldukça iyi olduğunu kaydediyor."
Bu cümlelere bakılınca çok kibirli görünüyorum. Daha da vahim olanı söylemediğim  cümlelerin söylediklerimi özetlemek adına ben söylemişim gibi yayımlanması olmuş. "Blogumun örnek alındığını" söylemedim, blogumun "ziyaret trafiğinin oldukça iyi olduğunu" da söylemedim.

Oysa Salih Bey bana üç soru sormuştu, ben de uzun uzun cevap vermiştim. Bu nedenle söyleşinin tamamını aşağıda okuyunca yukarıda yer darlığından küçülen ve özetlenince farklı anlaşılabilecek ve ayrıca bana ait olmayan cümlelerin gerçekte oldukları halini görüp ona göre sağlıklı bir fikir edinebilirsiniz:


S.Z. >> Dolmakalemlerin sizin için anlamı ne ve neden bu blogu açtınız?

M.Ç. >> Lise yıllarında kullanılmış bir Sckriss 17 almıştım. Bu kalemin tasarımının güzelliğine, çizgilerinin pürüzsüzlüğüne ve gizli ucunun yumuşak yazımına hayran olmuştum. Daha önceki basit kalemlerime hiç benzemiyordu. Kartuşlu değildi pistonlu bir dolum sistemi vardı. Kâğıda bastırmak zorunda değildim, kesintisiz yazabiliyordum. Biraz meraklııyımdır, araştırmaya başladım, 1980'lerin sonunda ülkemizde doğru dürüst dolmakalem ve mürekkep yoktu. Üniversitede arşivcilik okuduğum sıradaysa derslerimizden biri kâğıt ve kitap sanatlarıyla ilgiliydi. Fatih döneminden kalma bir kitaptaki mürekkebin aradan 500 yıl geçmiş olmasına rağmen halen canlı olduğunu görmek yeniden yazı kültürüne olan sevgimi ve hayranlığımı artırdı, kâğıt üzerindeki yazı yüzyılları aşıyordu! 

Dolmakalem benim için tarih demek, sanat demek, gençliğim demektir. 25 yıl önce kullandığım dolmakalemi halen kullanıyorum, iyi bir dolmakalem zamana meydan okuyabiliyor, tükenmiyor. Dolmakalem incelikli bir zevktir, bilgi ve görgü gerektirir. Bir blog açarak yazı kültürüne olan ilgimi başka insanlarla paylaşmak istedim. Çünkü cebimde dolmakalem görenlerin bazı soruları oluyordu, bu konuda bilgi eksikliği çoktu. Üstelik dolmakalem uçlarınının değişebildiğinden bile habersiz çok sayıda kırtasiyeci vardı. Bir blog açarak kendi çapımda bir tanıtım yapayım demiştim. Çok bildiğimden değil, bir yandan öğrenmek için blogta yazmaya başladım.

S.Z. >> Bu tarz bloglar çok mu ve dolmakaleme ilgi nasıl?

M.Ç. >> Erguvan Kalem isimli blogumu açtığım sırada sadece Ali İkizkaya'nın "Yazmak Keyiftir" isimli blogu vardı. Ali Bey, teknik açıdan üst düzey bilgiye sahiptir. Halen bu konularda ondan daha bilgili bir yazı adamı göremedim. Ben ise daha çok dolmakalemin kültür tarihi ve duygusal yanıyla ilgileniyordum. Biz yazmaya başladıkça, ilgi çoğaldı, kırtasiyeciler de bir şeyler öğrenmeye başladı, meraklılar da öğrendi. Bazı arkadaşlarımız sadece öğrenmekle kalmadılar kendi kişisel düşüncelerini paylaşmak için blog açmaya başladılar. 
Bilgi ve görgü de arttı haliyle. Bunun sonucunda bilinçli müşterilerden gelen talep doğrultusunda 4 yıl önce ülkemizde bulunmayan marka dolmakalem ve mürekkepler getirtilmeye başlandı. Yine ilk defa yazı kültürüne yönelik, Mürekkepbalığı isimli bir dergi çıktı. Ülkemizde ilk defa Mürekkepbalığı dergisinde sayfalar süren dolmakalem ve mürekkep incelemesi yayımlanıyor ve koleksiyoncularla konuşuluyor.


S.Z. >> Sitenizin nasıl bir ziyaretçi trafiği var?

M.Ç. >> Yıllar içinde çoğalsa da Erguvan Kalem'in hiçbir zaman çok ziyaretçisi olmadı. Benim de takip ettiğim çok daha popüler kalem blogları var. Fakat sanıyorum en çok e-posta alan blog Erguvan Kalem'dir. Her yazıdan sonra, e-posta adresime mektuplar geliyor. Kimi uzun, kimi kısa olan bu mektupların bir kısmı benim yazdığım blog yazısından çok daha güzel oluyor.
Yeni bir kalem ve mürekkep almak isteyenler diğer bloglara gidiyor, ben de zaten bu tür soruları genellikle diğer bloglara yönlendiriyorum, bu tür sorulara ayıracak vaktim yok maalesef. Fakat yazı kültürüyle, yazarlarla, şairlerle, yazarken geçen zamanla ilgili, tarihle ve yazı yazmanın duygusal yönleriyle ilgili e-postaların her birini cevaplamaktan mutluluk duyuyorum.



10 Mart 2013

Mürekkep lekesi



9 Mart 2013 benim için önemli bir gün oldu. Dolmakalemlerin mürekkep değiştirme törenleri lekesiz olmaz. Bu vesileyle mürekkep lekelerinin de çok kıymetli olduğunu öğrendim. Yeni fotoğraf makinem hayırlı olsun.



Mürekkep: Aniki Birhan Keskin
Dolmakalem: Scrikss 17

18 Eylül 2010

Tekvin

Scrikss 17



"Kırmızı mürekkep için Grekçede "melanion kokkinon', Latincede 'minium' ya da 'rubrica' kelimeleri vardır. Erguvan renkli mürekkep ('cinnabaris' (Plinius, nat.hist. 33, 115-117) 'sacrum incaustum') Byzantium'da imparatorların özel kullanımları için vardı."
Bedia Demiriş, Eskiçağ'da Yazı araç ve Gereçleri, İstanbul 2002, s.22 (3. baskı)


Yazıyla başladı insan, yazıyla kendini anlattı, tarihini ve efsanesini bildi, kendini kandırdı, kendini sevdi.

Sevgili kalem, sevgili defter ve sevgili harfler.

Yazı sanatının bütün arkadaşları, yazmanın güzelliğini ve yazının kalitesini artıran bütün araçları, gereçleri, kalp ve akıl nesneleri, onların güzel imgeleri.

Hepsiyle yazmak, fotoğrafını çekmek ve yeniden yazmak istiyorum.

Kalemseven, defterseven ve hurufatsevenlere küçük bir merhaba olsun.