Romalı düşünür ve devlet adamı Cicero (Kikero diye okunuyormuş) ya da tam adıyla Marcus Tullius Cicero, aradan geçen 2 bin yıl sonra bile yazdıklarına dikkat kesileceğimiz, sözleri ve görüşleri kendi zamanın ötesine uzanabilen bir insan.
Cicero kitaplarını çok severmiş. Tıpkı Dersu Uzala'nın doğadaki nesneleri ve canlıları kişileştirmesi
gibi Cicero da kitaplarını bir tür insan
saymıştır. Öyle ki sevgili kitaplarının üzerinde
hakları bulunduğunu düşünmüş ve onları
hesap vermek zorunda olduğu eski arkadaşları gibi görmüştür.
Roger Harris'in Imperium isimli eserinin ilk sayfasında ise anlatıcı şöyle der: "Zengin biri değildi, büyük bir komutan değildi.
Cicero'nun kendi sesinden ve sözünden başka hiçbir şeyi yoktu."
Cicero'nun Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine isimli kitabının yeni bir çevirisi piyasaya çıkalı belki bir hafta, bana hediye edileli ise 4 gün oldu ama toplamda belki 5 kez okudum (sonuncusunda bir cümleyi arıyordum.)
Cengiz Çevik'in Latince aslından çevirdiği İş Bankası Kültür Yayınları'nın Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi'ne ait Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine kitabı bazen beni de ciddi bir şekilde kaygılandıran günümüzün bazı konuları nedeniyle binlerce yıl önceye bakmaya vesile olduğu için dikkatle okudum.
Cengiz Çevik'in Latince aslından çevirdiği İş Bankası Kültür Yayınları'nın Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi'ne ait Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine kitabı bazen beni de ciddi bir şekilde kaygılandıran günümüzün bazı konuları nedeniyle binlerce yıl önceye bakmaya vesile olduğu için dikkatle okudum.
Cicero bu kitabı ölmeden bir yıl önce 62 yaşında yazmış. Sezar, Marcus Antonius ve Sezar'ın yeğeni ve evlatlık edindiği Augustus arasında kalan bir zeka. Cumhuriyeti savunan Cicero, halkın arzularına ve güç sahibi insanların hırslarına engel olamadı. Cumhuriyeti yıkan Augustus 58 yıl hüküm sürmüş ama Roma'nın sonunu getiren zincirin ilk halkası olmuştu.
Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine kısacık bir
kitap ama hacmiyle ters orantılı olarak dolu dolu. Üstelik yaşlılığa bakışta Eskiçağ'dan birine
kulak vermenin, okumanın, öğrenmenin hazzını yaşatıyor. Zaten Cicero,
"Doğmadan önce olanları bilmemek sürekli çocuk kalmaktır." diyen
biri.
Hepimiz, yaşlı olmak ve yaşlanmak üzerine düşünmeliyiz. Bu kitabı okurken hem tarih üzerine (BBC ve HBO ortak yapımı olan Rome isimli muazzam dizi aklıma geldi. Antik Roma uygarlığına meraklı olanlar muhakkak izlemeli derim.) hem de yazının çağları aşan gücü üzerine düşündüm.
Cicero (d. MÖ 3 Ocak 106 - ö. MÖ 7 Aralık 43) |
Cicero'nun "Bir bahçen, bir de kütüphanen varsa
eğer; ihtiyacın olan her şeye sahipsin demektir." sözüne yürekten
katılıyorum.
Peki ama bunca yazıya ve tarihsel birikime uzaktan
bakanlar ne görür, ne duyar acaba?
“Seneca, Cicero, Epikuros, Plutharkos gibi bilgelerin en hırpalayıcı özelliği, insanın akıl yürütme yetisinin iki bin yıl sonra mek parmak gelişmediğini kanıtlamalarıdır.” (Enis Batur, Kulak, Sel Yay., 2008)
Dersu Uzala'dan mürekkebe dair bir yorum:
YanıtlaSil"Ne kaybettin?" diye sordum tekrar. Dersu utanarak, "Mavi suyu," dedi. Dağarcığında ‘mürekkep’ kelimesi yoktu ve başka ne diyeceğini bilememişti.
Yol arkadaşlarım kahkahalara boğuldu. Dersu onun sakarlığına güldüğümüzü zannederek, ‘mavi suyu’ dikkatle koruduğu konusunda beni temin etti. Bazı kelimeler, diyordu, insanın ağzından çıkar ve etrafındaki havada asılı kalır. Diğer kelimelerse şişededir. Kâğıdın üzerine yerleşir ve çok uzaklara gidebilirler. Ağızdan çıkan kelimeler kısa sürede yok olup giderken, diğerleri yüz yıldan fazla yaşayabilirdi. Mucizevi ‘mavi suyu’ ona vermemiş olmam gerekirdi, çünkü Dersu ona gerektiği gibi göz kulak olmayı bilmiyordu.
Dersu Uzala, hayatımda izlediğim en güzel filmdi belki de.
Sil