Bir zamanlar masa yoktu.
Daha doğrusu bildiğimiz dört ayaklı klasik yazı masası yoktu. (Yazı masasının icadı için aradan çok uzun zaman geçmesi gerekecekti.)
Bilinen ilk masa Antik Mısır'da görülmüş. Masa vardı ama yazı için hiç düşünülmemişti. Masa, yemek veya yerden yüksekte tutulması gereken eşya için kullanılıyordu.
Binlerce yıl önce tabletler elde yazılıyor, papirüsler ise alta sert bir plaka konularak kucakta yazılıyordu.
Oturan katip, Fatih devri, 1479–81, Gentile Bellini |
Yazının kâğıda aktarıldığı zamanlarda da durum çok değişmedi. Osmanlı devrinde uzun zaman eski tarzda yazı yazıldı.
Üstadımız, büyüğümüz, yazı kültürümüzün gururu: Katip Çelebi |
AYAKTA YAZANLAR
Yazı masası batı kültüründe de bugün bildiğimiz tarzda değildi.
İlginç olan şu ki bir masada oturarak yazmak da hiçbir yerde popüler değildi.
Ayakta yazmak yaklaşık 2 yüzyıl önce en çok tercih edilen yöntemlerden biriydi.
Tipik bir ofis, 1857. |
Ayakta yazmak için ayak masası denilen, bir icat vardı.
Ernest Hemingway |
Ernest Hemingway |
Kendine Ait Bir Oda'nın yazarı Virginia Woolf da ayak masası kullanmış bir ara, Philip Roth da öyle.
İlk cümleleri şiir gibi olan İki Şehrin Hikayesi'nin ve daha birçok efsane romanın yazarı Charles Dickens da ayakta yazarmış.
Katip Bartleby, Çizim: Stéphane Poulin |
Sonra işte oturduk.
Milliyet, 24 Temmuz 1979 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder